Tekirdağ’da doğa, tarih ve turizm yolculuğu...
Tekirdağ’da doğa, tarih ve turizm yolculuğu...
Antik Mozaikler
Tekirdağ’da doğa, tarih ve turizm yolculuğu...
Tekirdağ’da doğa, tarih ve turizm yolculuğu...
Hora Feneri
Tekirdağ’da doğa, tarih ve turizm yolculuğu...
Hükümet Konağı
Tekirdağ’da doğa, tarih ve turizm yolculuğu...
Namık Kemal Evi Müzesi
Tekirdağ’da doğa, tarih ve turizm yolculuğu...
Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
Tekirdağ’da doğa, tarih ve turizm yolculuğu...
Perinthos Kalıntıları
Tekirdağ’da doğa, tarih ve turizm yolculuğu...
Rakoczi Müzesi

Tekirdağ’da doğa, tarih ve turizm yolculuğu...

Oya Kotan | 9.09.2019

Kent estetiği bölümümüzde incelediğimiz kent Tekirdağ. Önce kısa bir tarihi bilgi ile kenti tanıtmakla başlayalım. 6000 yıllık tarihi boyunca ‘Rhaedestos’, ‘Resisto’, ‘Resisthon’, ‘Bisanthe’, ‘Rodosto’, ‘Rodosçuk’, ‘Tekfur Dağı’, ‘Tekir’ gibi isimlerle anılan kentin ismi, bölgede bulunan Tekir Dağı’nı referans alır ve ‘Tekirdağ’ olarak günümüze gelir. 93 harbinde Ruslar, Birinci Balkan Harbi’nde Bulgarlar, Birinci Dünya Savaşı döneminde de Yunanlılar tarafından işgal edilen Tekirdağ, Kurtuluş Savaşı’nda verilen mücadele ile yeniden Türkiye sınırlarına dahil oluyor. 

Asya ve Avrupa arasında bir geçiş kapısı niteliğinde olması, tarihsel olarak bölgeyi daima stratejik bir konumda tutmuştur. Tekirdağ’da Yatak, Kuştepe ve Malkara bölgelerinde yapılan kazılarda bulunan izler, bizi biraz daha eskiye götürüyor ve kent tarihindeki ilk yerleşim izlerinin buralarda olduğunu gösteriyor. Bölgede ilk yerleşen medeniyetin Traklar olduğu biliniyor. Traklar’ın yanı sıra, sonraları bölgede hüküm süren Roma, Makedon, Pers ve Bizans İmparatorluğu’nun egemenliği de var. 1357 yılında ise Osmanlı şehzadesi 1. Murat’ın bölgeyi fethetmesinin ardından Osmanlı İmparatorlu’nun şekillendirdiği bir kent olmuş Tekirdağ. Dolayısıyla geçmişten bugüne gelen tarihi eserler de bu medeniyetlerin etkisi ile ortaya çıkmış ve günümüze kadar gelmiş. 

Kuşkusuz Türkiye’de her bir bölgenin kendi içinde bir estetiği bir güzelliği var. Gezilip görülmesi gereken özgün tarihi eserleri, müzeleri, ören yerleri, mesire yerleri, doğal güzellikleri var. Tekirdağ’ın da bu konuda zengin bir kent olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Tekirdağ, Marmara Bölgesi’nin Trakya tarafında en fazla ziyaret alan kentler arasında bulunuyor. Tabi İstanbul’a yakınlığı ve günübirlik tatilcilerin tercih edebileceği uzaklıkta olması bu tercihte kuşkusuz önemli bir faktör olsa da; barındırdığı tarihi eserler, doğal güzellikler de bu ilginin bir parçası. 

Kent tarihine referans olan eserler

Trakya’nın Asya’dan Avrupa’ya açılan bir kapısı niteliği taşıyan Tekirdağ’ın görülecek yerler listesine baktığımızda kendi içinden yarattığı bir takım değerleri olduğunu görmek lazım. 

Önce bölgedeki arkeolojik ve etnografik eserleri içinde barındıran 1927 yılında Cumhuriyet dönemi mimari üslubu ile ‘Vali Konağı’ olarak inşa edilen, sonrasında ise restore edilerek müzeye dönüştürülen ‘Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’ ile başlayalım. Kent tarihine yüzyıllar boyunca damga vurmuş pek çok medeniyetin bıraktığı savaş aletleri, mızrak uçları, heykelleri, madeni paraları, sikkeleri, süs eşyaları gibi arkeolojik eserleri ve etnografik eser gibi buluntuları bu müzede görmek mümkün.

Macar Bağımsızlık Hareketi’nin önderi olan Macar Prensi II.Frenc Rakoczi’nin 15 yıl boyunca yaşadığı klasik Osmanlı mimarisi özellikleri taşıyan evi, Macaristan’ın da talepleri doğrultusunda ‘Rakoczi Müzesi’ olarak Tekirdağ’ın sahiplendiği tarihi eserler içinde öne çıkıyor. 

Yine Tekirdağ’ın tarihsel kimliğini ortaya koyan eserler arasında Eski Cami, Orta Cami ve Rüstempaşa Camii,  Mirliva Hüseyin Paşa Camii, Hasan Efendi Cami, İnecik-İmaret Camisi, Hamami Mehmet Paşa Türbesi, Gazi Ömer Bey Türbesi, Kırklar Türbesi, Sadi Baba Türbesi, Yalı Hamamı, İnecik-Erenler Hamamı ve birçok tarihi çeşme önemli tarihi yapılar olarak dikkat çekiyor. Mimar Sinan tarafından yapılan Rüstempaşa Külliyesi, kervansaray ve imaret kısmı günümüze ulaşmamış olsa da camii, bedesten, medrese ve kitaplık bölümü ile dönemin mimarisine uygun olarak inşa edilmiş çarşı ziyaretçilerin ilgi odağında. 

1861 senesinde Sultan Abdülhamit tarafından Fransız mimarlara yaptırılan Hora Feneri ise, bölgenin ikinci büyük feneri. Fransa’dan getirilen dökme demirlerin kullanıldığı, 96 kristalden meydana gelen fener, halen Şarköy ilçesine bağlı Hoşköy beldesinde kendi ekseni etrafında 360 derece dönerek denizcilere yol göstermeye devam ediyor. 

Klasik Osmanlı mimarisinin bir örneği niteliğinde olan, 1993 yılında restore edilerek Atatürk ve Namık Kemal’in fotoğraflarının ve eserlerinin sergilendiği ‘Namık Kemal Evi’ ise, kentte en çok gezilen yerler arasında. 

Çorlu’da 6’ncı yüzyıla ait olduğu tahmin edilen Çorlu Kalesi, Tekirdağ'ın fethi esnasında şehit düşmüş olan askerlerimizin anısına 1949 senesinde yapılmış olan Tekirdağ Şehitler Abidesi, kentin simgeleri arasında yer alıyor. 

Antik yerleşim örnekleri

Bisanthe, Perinthos, Heraion Teichos, Ganos, Toronte, Apri, Barbaros (Banados), Misinli, Beşiktepe ve Güneşli; Tekirdağ sınırları içinde kalan antik yerleşim alanları arasında yer alıyor. Marmara'nın Efes'i olarak görülen antik yerleşim alanlarından Perinthos, yeni adıyla Marmara Ereğlisi, akrapol, antik liman, kara ve deniz surları, tiyatro, çifte tonozlar, stadiondan oluşuyor. Yine Kurtuluş Anıtı, Namık Kemal Anıtı, Şehitler Çeşmesi Anıtı ve Hürriyet Abidesi, kentte kendisinden bahsettirecek önemli tarihi eserler arasında bulunuyor. 

Geleneksel mimari

Her ne kadar günümüzde çok fazla tercih edilmese de, konut ağırlıklı olarak gelişen geleneksel kent mimarisi içinde ahşap ve kargir yapılar dikkat çekiyor. Bu yapıların en önemli özelliklerinden biri de kentin siluetine uygun bir planlama içinde ele alınmış olmaları ki, sadece mimari özellikleri ile değil, konutların kent kimliğine uygun bir özellik göstermesiyle de dikkat çekiyor. Ertuğrul Mahallesi, Eski Bedesten Sokak’ta bulunan geleneksel ahşap konutlar, kentin geleneksel ahşap konutlarına örnek teşkil ediyor. Bu arada kent belediyesinin İmar Şube Müdürlüğü bünyesinde çalışmalar yapan Kent Estetik Kurulu’nun ve Kültür Varlıkları Şube Müdürlüğü’nün şehrin estetiğine, tarihi ve doğal değerlerine uygun nitelikli mimarinin uygulanması için bir takım çalışmalar içinde olduğunu da belirtmek gerekir. 

Yürütülen çalışmalar sonunda, bölgede bulunan çeşme, şadırvan, hamam, manastır, kilise, cami, köprü, kahvehane, ilkokul gibi  birçok anıt eserin restorasyonu yapılmış. Ve Güzelköy Cami Çeşme Şadırvan ve Hamamı, Hagios İoannes Theologos Manastırı, Saray Büyükyoncalı Tarihi İlkokul Binası, Aziziye Camii, Cumhuriyet İlkokulu, Aleksin Kahvesi, Eriklice Kilisesi, Tepeköy Kilisesi, Malkara Surp Thoros Kilisesi, Malkara Santral Binası, Malkara Hacı İlbey İlkokulu, 9 Adet Tescilli Köprü, Bedesten Çevre Düzenlemesi, İnecik Erenler Hamamı, Çiftlikönü Şadırvanı, Zahire Nazırı Ahmet Ağa Camii Şadırvanı, Şarköy Halk Eğitim Merkezi, Saray Kurtdere Camii, Malkara Alaybey Çeşmesi gibi yapılarda yapılan restorasyon çalışmaları, kente turistik açıdan çekim alanı oluşturmuş. 

Tarım kentinden sanayi kentine geçiş

Biraz da kent ekonomisine değinmekte yarar var. Bölgenin ekonomisinde tarım ve hayvancılığın önemli olduğunu biliyoruz. Alüvyonlu ovalarıyla öne çıkan Ergene Havzası etrafında şekillenen bir kent kültürü olsa da; İstanbul’a komşu olması, kenti sanayi alanı haline de dönüştürmüş.  Bu yapısıyla Türkiye’de en hızlı sanayileşme içinde olan kentler arasında Tekirdağ öne çıkıyor. 

Deniz ve doğa 

Tekirdağ, coğrafi özellikleri itibariyle güneyinde Marmara Denizi, kuzeyinde ise Karadeniz sahillerine sahip özel bir konumda bulunuyor. Böyle olunca yerli ve yabancı turistlerin deniz turizmi talebine de hizmet ediyor. Tekirdağ, Marmara Bölgesi’nde bilhassa yaz aylarının en fazla turist çeken kentlerden biri. İstanbul’a komşu olması, hafta sonlarının çekim merkezi yüksek bir bölgesi haline dönüştürüyor bölgeyi. Yine turistik tesislerin yoğun olduğu Marmara Ereğlisi; Uluslararası Mavi Bayrak ödülünü almış masmavi denize sahip Kumbağ, ilginin odağındaki sahil bölgeleri. Turistik tesislerin, pansiyonların ve halk plajlarının yoğun olduğu Kumbağ’ın dışında, uzun kumsalları ve yeşil bağlarıyla kentin mesire ve sayfiye yerlerinden Barbaros ve Atatürk Ormanı da bölgenin mesire yerleri arasında. Bunların yanı sıra anıt ağaçlar ve yemyeşil doğaya sahip, yamaç paraşütü yapanların vazgeçilmezi Uçmakdere, küçük bir tatil beldesi özelliği gösteren Eriklice de ziyaretçilerin keşfettikleri yerler arasında öne çıkıyor. Tabi tüm bu keşifler için otel konaklaması yapılabileceği gibi 

Marmara Ereğlisi, Saray ve Şarköy’de bulunan kamp ve karavan alanları ziyaretçiler için alternatif seçenekler olarak ortaya çıkıyor. 

Tarih ve Doğa Yürüyüşü

Kent, tarih ve doğa yürüyüşü için de elverişli alanları içinde barındırıyor. Ergene Vadisi’nde bulunan Saray, Galata Deresi Güngörmez, Güneşkaya gibi tarih öncesi mağaralarının yanı sıra,  trekking alanları ile de tarih ve doğaseverler için iyi alternatifler sunuyor. Kaletepe Kutsal Alanı, Kartalkaya antik Hieron Oros, manastır kalıntılarının olduğu Hoşköy, Roma-Bizans-Osmanlı döneminden kalma su yolları ve su kemerlerinin olduğu Pazarlı-Vize-Çakıllı-Ayvacık-Saray görülmeye değer.  

Sporseverler için alternatif 

Tekirdağ, Hayrabolu’da yapılan motokros yarışları, Kartalkaya ve Çorlu Kirazdere’de düzenlenen Off-Road yarışları, Şarköy’de yapılan rüzgar sörfü, Yeniköy - Uçmakdere bölgesinde yapılan yamaç paraşütü, Çorlu ve Saray etrafında binicilik ve rehabilitasyon imkanı sunan at çiftliklerinin yanı sıra yelken sporları ile de yerli yabancı sporseverlerin ilgi duyduğu bir sportif aktivite çeşitliliğine de sahip. Bu durum bölgenin turizim potansiyelini de oldukça yükseltmiş durumda. 

Festival kültürü

Tekirdağ’da yapılan Kiraz Festivali, bölge insanının ürettiklerini tüketiciyle buluşturduğu bir şenlik olarak her yıl haziran ayında gerçekleştiriliyor. Kiraz Festivalinin dışında bölge genelinde Hıdrellez Şenlikleri, Geleneksel Bozaba Şenlikleri, Dudulenge Şenlikleri, Yağlı Güreşler, Uluslararası Ceviz Festivali,  Geleneksel Karpuz Festivali,  Ayçiçeği Festivali gibi kültür ve eğlence programları da bölge halkının yanı sıra, ziyaretçilerin ilgisini çeken etkinlikler olarak dikkat çekiyor. 

Yöresel lezzetler

Her yörenin olduğu gibi, Tekirdağ’ın da el sanatları ve yöresel lezzetleri var tabi. Geleneksel el sanatlarına baktığımızda ise kilim ve halı dokumacılığının yanı sıra, çul, çuval, heybe ve yastık yüzü de öne çıkarken; yöresel lezzetlerin Balkan bölgesine ait olduğu bilinir. Bunlar içinde en fazla bilinen Tekirdağ Köftesi’ni saymazsak, kentin mutfağında Akıtma, Bulama, Bulgurlu Ekşimikli Kol Böreği, Cizleme, Çene Çarpan Çorbası, Çılbır, Dilber Dudağı, Ekşimikli Biber Kavurması, Gaziler Helvası, Hayrabolu tatlısı, Höşmerim, İncir tatlısı, Kaçamak, Kandilli Mantı, Köbete, Lutuka, Mantı, Nişasta Helvası, Peynir Helvası, Pırasa Böreği, Soğan Aşı, Tekirdağ Rakısı, Umaç Çorbası, Unlu Peynir Helvası, Üzüm Pekmezi, Yoğurtlu Kuzu Eti, Zerde, Zeytinyağlı Türlü gibi gibi birbirinden güzel onlarca lezzet bulunuyor. 

Yerli ve yabancı turistin uğrak noktası olan ve bünyesinde tarihi ve doğal güzellikleri barındıran Tekirdağ, sahili, tertemiz denizi, turistik tesisleri, doğal güzellikleri ve barındırdığı tarihi ve kültürel varlıklarıyla turizm açısından göz ardı edilmeyecek nitelikte bir kent. 

Kaynak

www.tekirdag.bel.tr

www.tekirdag.gov.tr

http://tekirdag.ktb.gov.tr

www.tekirdagkulturturizm.gov.tr

www.kulturportali.gov.tr

www.tekirdagtso.org.tr

 

 

test