Oya Kotan | 6.05.2019
Konya, tarihi birikimiyle ve bugüne getirdiği mirasıyla kent estetiği bölümümüze hem doğal yapısı, hem kültürel yapısıyla girmeyi hak eden önemli bir kentimiz. Frigler zamanında ‘Kavania’, Roma döneminde ‘iconium’, Araplar’ın hakim olduğu dönemde ‘kuniya’ şeklinde adlandırılan Konya, Mevlana’nın öğretilerinin, sonsuz hoşgörüsünün ve insanlık sevgisinin tüm dünyaya yayıldığı bir kent.
Türkiye’nin en eski yerleşim merkezleri arasında yer alan Konya, 9 bin yıldır Hititler ve Lidyalılar, Persler, Büyük İskender, Selevkoslar, Bergama krallığı, Roma, Sasaniler, Emeviler, Bizanslılar, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlı Devleti gibi farklı pek çok uygarlığa beşiklik etmiş. Bölgede Çatalhöyük neolitik, Erbaba ve Karahöyük kalkolitik, Alaeddin Tepesi ise eski Tunç Devri merkezleri olarak biliniyor.
Bugüne kadar keşfedilmiş en eski ve en gelişmiş Neolitik devir yerleşim merkezi olan Çatalhöyük ve Alaaddin Tepesi ile dünyanın kadim şehirlerinden biri olarak anılır Konya. İlk defa yemek kültürünün başladığı, tarımın yapıldığı, ateşin kullanıldığı, yerleşik hayata geçildiği ve vahşi hayvan saldırılarına karşı ortak savunmanın yapıldığı merkez olarak tanınır. Tarihsel gelişimi süresince Hititler, Frig ve Kimmerler, Lidyalılar, Pers Medeniyeti, Makedonlar, Roma Medeniyeti, Sasaniler, Selçuklu Medeniyeti, Karamanoğulları Beyliği, Osmanlı Devleti’ne ev sahipliği yapmış bir kent.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin İznik’ten sonraki ikinci başkenti olan Konya’da yapılan kazılarda Frig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı yerleşimlerine ait bulguları ortaya koysa da, tarihi eserler bakımından günümüze ulaşanlar Selçuklu Dönemi’nden sonradır. Ayrıca Mısırlılar’dan önce hiyeroglif yazısının kullanıldığı tarihte (M.Ö.3500) ilk ev mimarî ve ilk kutsal yapı kalıntılarının bulunduğu bölgede, yine Anadolu'daki en eski Hıristiyan yerleşimine ve en eski kiliselerine de burada rastlandığını söyleyebiliriz. Sille (Siyata), Aya Elena Kilisesi, Kilistra Antik Kenti, Eflatunpınar Hitit anıtı, Çatalhöyük, Karahöyük, İvriz Kaya Kabartmaları, Bolat, Nekropol ve Bouleterion gibi önemli tarihi değerler bölgenin kültür ve turizm altyapısını ortaya koyuyor.
Kentin mimarlık geçmişi
Konya, Selçuklular’a iki asırdan fazla başkentlik yapması sebebiyle, Türk mimarisinin gözde eserleri sayılan âbidelerle süslenmiştir. Bu eserlerin başında Mevlânâ Müzesi geliyor. Mimar Bedrettin Tebrizî tarafından yapılan ve Kubbe-î Hadra denilen 16 dilimli bu muhteşem âbide, firuze çinilerle kaplıdır ve bugünkü görüntüsüne Cumhuriyet döneminde kavuştu.
Konya’da mimari olarak, Selçuklular döneminden kalma medreseler, camiler, kütüphaneler, türbeler, çeşmeler, kaleler, hanlar, hamamlar, çarşı ve bedestenler, köprüler, saraylar günümüze kadar ulaşan eserler. Alaeddin Camisi, Sahip Ata Cammi ve Külliyesi, Karatay Medresesi, İnce Minareli Medrese, Sırçalı Medrese Selçuklu dönemi eserlerindendir. Selçuklu ve Beylikler dönemine ait pek çok cami, hamam, çeşme, köprü, tekke, kervansaray, hastane, su yolu ve diğer altyapı kuruluşlarına sahip bulunan Konya'da Osmanlı dönemine ait eserlerin en tanınmışı ise Sultan Selim ve Aziziye Camii'leridir. Ayrıca İplikçi Camii, Selimiye Camii, Şems Türbesi, Nasreddin Hoca Türbesi, Dokuzun Hanı, Zazadin Hanı, Horozlu Han, Kızılviran Hanı, Kubad-Abad Sarayı, Selçuklu Köşkü, İvriz, Çatalhöyük kentin tarihi güzellikleri arasında yer alıyor.
İlim, kültür ve sanatın mimariye yansımaları
Konya 12’nci yüzyılın ilk yarısında Sultan Alaeddin Keykûbat devri (1219-1236) ve sonrasında, dünyanın ilim ve sanat merkezi konumundadır. Konya ve millî kültürümüzün manevi mimarlarından Mevlânâ Celâleddin Rûmî, bu dönemde yaydığı dünya görüşü ve hayat felsefesiyle; düşünür ve bilge kişi olarak sadece bizim tarihimizde değil dünyaya mal olmuş bir isim olarak yer alır. Yine Bahaeddin Veled, Muhyiddin Arabî, Sadreddin Konevî, Şemsî Tebrizî, Kadı Burhaneddin, Kadı Siraceddin, Urmemi gibi bilgin, mutasavvıf ve filozoflar da kıymetli eserlerini Konya'da hazırlayarak, dünyaya ışık tutmuşlardır. ‘Konya'nın Altın Çağı’ denilebilecek bu özelliği, 12. yüzyıl ortalarına kadar devam eder.
Konya’da ilim, kültür ve sanat hareketleri Osmanlı Dönemi’nde de kesintisiz devam eder. Bu dönemde de mimarî yönden; camiiler, çeşmeler, medreseler v.s eserler meydana getirilir. Selimiye Camii, Yusufağa Kitaplığı, Piri Mehmet Paşa Camii, Şerafettin Camii, Kapu Camii, Hacı Fettah Camii, Nakiboğlu ve Aziziye Camileri, Şeyh Halili Türbesi ile Mevlâna Külliyesi dönemin mimarî eserlerinden bazılarıdır.
Müze zengini
Tabi tüm bu zenginlikleri ortaya koyacak müzeler de bu anlamda bölge genelinde genişçe yer bulur. Ve bu Konya’yı müzeleriyle de zengin bir kent haline getirir. Kentte Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne bağlı birçok müze bulunuyor. Mevlâna Müzesi, Karatay Çini Eserler Müzesi, İnce Minare Taş ve Ahşap Eserler Müzesi, Atatürk Müzesi, Etnografya Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Batı Cephesi Karargâhı Müzesi, Taş Medrese Müzesi, Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Ereğli Müzesi ve Tropikal Kelebek Bahçesi Müzesi tüm şehrin tarihi değerlerini içinde barındırarak, ziyaretçilerine bir ziyafet sunuyor. Yine Çatalhöyük, Boncuklu Höyük, Kubad-Abad Sarayı, Eflatunpınar Hitit Anıtı, Isaura (Zengibar Kalesi) Antik Kenti, Bolat Ören Yeri, Karahöyük, Gilistra Örenyeri (Gökyurt), Gökhöyük Bağları Höyüğü, Antik Vasada Kenti (Bostandere) ve Gevale Kalesi gibi ören yerleriyle de geçmişe ışık tutuyor.
Dünya mirası değerler
Dünden bugüne gelen çok sayıda tarihi mirasın bulunduğu Konya, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan somut olmayan ve somut olan iki kültürel mirasa sahip bir kentimizdir. Dini öğe ve temalar barındıran ve bu haliyle ayrıntılı kural ve niteliklere sahip tasavvufî bir tören olan Mevlevî Semâ Töreni, 2005 yılında UNESCO İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Kültürel Mirası Başyapıtları Programı çerçevesinde ‘başyapıt’ olarak ilan edilirken, 2008 yılında da ‘UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi’ne girmiş oldu. Kentin UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girmiş önemli değerlerinden biri de tarihi M.Ö.7400 yıllarına uzanan Çatalhöyük Neolitik Kenti’dir. 2012 yılında listeye alınan Çatalhöyük Neolitik Kenti, insanlığın gelişimine tanıklığı, 'evrensel seçkin değer'e sahip olması, döneme has yerleşim tarzı ile kentsel bir plana sahip olması yönüyle korunması ve geleceğe taşınması gereken bir dünya mirası niteliği taşıyor.
Kentte UNESCO Dünya Miras Listesi’ne giren bu değerler kadar, geçici listede mimari, tarihi, estetik ve kültürel, ekonomik, sosyal, sembolik ve felsefi özellikleri ile öne çıkan eserler de var. Konya, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde olan varlıklar arasında; Konya Selçuklu Başkenti, Selçuklu Kervansarayları Denizli-Doğubeyazıt Güzergâhı, Beyşehir Eşrefoğlu Camii, Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Alanı, Eflatunpınar: Hitit Su Anıtı, Anadolu Selçuklu Medreseleri yer alıyor.
Zengin doğa potansiyeli
Kentte Meram, Alaaddin Tepesi, Çayırbağı, Hatıp, Sille Barajı, Altınapa Barajı, Kızılören, Beyşehir Gölü, Hadim Yerköprü Şelalesi, kentin piknik ve mesire yerleri olarak öne çıkarken; Konya Kapalı Havzası, Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından biyolojik çeşitlilik bakımından dünya çapındaki önemli 200 ekolojik bölgeden biri sayılıyor. Burada 6 önemli kuş alanı ve Türkiye’nin en çok endemik bitki barındıran 15 bitki alanı yer alıyor. Yine bölge genelinde bulunan Kestel Orman Tabiat Parkı, Tarasçı Tabiat Parkı, Akgöl Tabiatı Koruma Alanı, Tuz gölü, ülkenin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü ve Milli Parkı, dünyada tek olan Bozdağ Yaban Koyunu Üretme İstasyonu, jeotermal su kaynakları, volkanik göller ve obruk gölleri ile eşsiz bir doğaya sahip.
Kültür ve turizm
Konya, Türkiye ulaştırma stratejileri içinde de yapılan yatırımlarla gelecek için büyük bir gelişim vadediyor. Kentte bulunan Beyşehir Gölü, doğa ve av turizmi; Balatini Mağarası, Körükini Mağarası, Suluin Mağarası, Sakaltutan Mağarası, Susuz Mağarası, Tınaztepe Mağarası, Pınarbaşı Mağarası ve İncesu Mağarası da mağara turizmi için yüksek bir potansiyel var. Türkiye’de kongre turizmine uygun altyapısı olan iller arasında sayılıyor ki, bu yönüyle yatırım yapılmaya değer bir şehir olarak nitelendiriliyor. Şehirde uluslararası ölçekte bir kongre merkezinin olmaması, mevcut konaklama tesislerinin de kongre olanakları sayı ve kapasite itibariyle yetersizliği, geleceğe ilişkin çizilen bir perspektif için önemli bir potansiyel barındırıyor.
Kent, sağlık turizmine yönelik de önemli bir potansiyeli olduğunu hatırlatmak lazım. Kaplıca ve hamamlarıyla dikkat çeken Ilgın’da, termal turizmin tanıtımının daha iyi yapılarak, bu alanda yapılacak yeni yatırımlarla bu potansiyelin iyi bir şekilde değerlendirilmesi kentin planları içinde. Konya’da gerçekleştirilecek bu yönlü yatırımlara bakıldığında, kongre ve sağlık turizmine yönelik yeni inşaat alanlarını ortaya koyabileceği gibi; bu alandaki alt sektörlerde de hareket yaratacağı ve mimarlık alanındaki gelişmeleri de tetikleyeceği aşikar.
El sanatları
Keçecilik, halıcılık, kaşıkçılık, tüfekçilik, testicilik, çinicilik ve hat sanatı gibi el sanatları kentin kültürel geçmişine referans olurken; semah, folklor ve tasavvuf musikisi ise Konya’nın inanç temelli folklorik değerlerini oluşturuyor.
Mevlana ve Ailesinin Konya’ya Gelişleri, Hıdırellez Kültür ve Bahar Bayramı, Müzeler Günü, Akşehir Nasreddin Hoca Şenlikleri, Atatürk’ün Konya’ya İlk Gelişlerinin Yıldönümü, Hz. Mevlâna’nın Doğum Yıldönümü ve Uluslararası Konya Mistik Müzik Festivali, Hz. Mevlâna’nın Uluslararası Vuslat Yıldönümü Anma Etkinlikleri, Şeb-i Arus gibi kentte yıl içerisinde düzenlenen birçok sosyal ve kültürel etkinlikler yer alıyor.
Konya ekonomisi
Konya, sadece tarihsel olarak değil, bugün bile ‘tahıl ambarı’ kimliğinin yanına ‘sanayi şehri’ kimliğini de eklemiş bir kent. Sanayiden tarıma, ulaşımdan turizme kadar birçok alanda Türkiye’nin öne çıkan şehirlerden biri. Otomotiv yan sanayi ve makine sanayi gelmektedir. Ziraat alet makineleri imalat sanayi, döküm sanayi, plastik boya ve kimya sanayi, inşaat malzemeleri sanayi, kâğıt ve ambalaj sanayi, gıda ve ayakkabıcılık sanayi gibi sektörlere ağırlıklı üretim gerçekleştiren Konya, 3 organize sanayi bölgesinde faaliyet gösteren bini aşkın firma ve 100’ü aşkın ürün ile Irak, İtalya, İran, Almanya, Libya, Rusya, Bulgaristan, Mısır, ABD ve İspanya başta olmak üzere 130’u aşkın ülkeye 1.5 milyar doları aşkın ihracat yapan bir kent konumunda. Konya’nın ihracatının önemli bir kısmının imalat sanayinde olması, ilin gelişmiş bir ekonomiye sahip olduğuna işaret ediyor. Şehrin sanayicilerinin 2023 ihracat hedefi; 15 milyar dolar seviyesinde.
Yöresel lezzetler
Tabi tüm bu kültürel, sosyal, doğal, tarihsel bilginin yanına yemek kültürüne de dokunmadan geçmemek lazım. Türkiye’nin birçok şehrinde kendine has lezzetler keşfetmek mümkün. Dolayısıyla Selçuklu ve Osmanlı döneminden de referansını olan ve Anadolu mutfağının merkezi olarak sayılan Konya’da çok sayıda yöresel lezzet bulmak mümkün. Burada öne çıkan ve bölgeye ait özel lezzet var ki, bunların en başında herkes tarafından bilinen etli ekmek geliyor. Yine bölgede fırın kebabı, bamya çorbası, arabaşı çorbası, tutmaç çorbası, tandır çorbası, Mevlana böreği, sacarası, çebiç, batırık, omaç, kayfelti, höşmerim, tirit, topalak gibi çok sayıda yemek de Konya’nın menüsü içinde yer alıyor.
Mevlana’nın, Şems-İ Tebrizi’nin, Nasreddin Hoca’nın kenti Konya, Sema, folklor ve tasavvuf etkisinde yüzyıllara uzanan bir altyapı sunarken; tarihiyle, doğal güzelliğiyle, zengin kültürüyle, bugüne kadar ulaşmış birçok mimarlık eserleriyle ülkemiz içinde nadide bir tablo ortaya koyuyor.
Kaynak
www.konya.bel.tr
https://konyakultur.gov.tr
http://konya.gov.tr
www.konyadayatirim.gov.tr
www.kto.org.tr
www.kso.org.tr