Midyat’ta geleneksel ev dokusu ve varolma mücadelesi

Doç.Dr. Neslihan Dalkılıç | 11.03.2019

Mardin’in kuzeydoğusunda yer alan Midyat, kültürel zenginliği ve çeşitliliğiyle ilgi çeken bir yerleşim yeridir. Tarihte bilinen en eski uygarlık merkezlerini barındıran Mezopotamya Bölgesi’nin kuzeyinde, çok önemli kültürlerin, dinlerin ve dillerin birlikte yaşadığı bir coğrafyada kurulmuştur. Turabdin bölgesinde yer alan Midyat, M.Ö. 9.yy Asur tabletlerinde, mağara kenti anlamında “Matiate” olarak geçer. Resmi kayıtlardan, 16. yy’da bir köy olduğu ve bu durumun 19. yüzyılın başlarına kadar devam ettiği bilinmektedir. 1890 yılında belediye teşkilatı kurulan Midyat, 1927 yılında Mardin’e bağlanmıştır. 1930 yılında Midyat ve Estel belediyeleri, Midyat adı altında birleşmiştir.

Midyat ve çevresinde, geçmişte birçok arkaik inanç ve din bir arada yaşamıştır. Bugün Midyat ilçe merkezinde yaşayanlar Müslüman, Hıristiyan ve Yezidilerdir. Hıristiyanlar kendi aralarında çeşitli mezheplere (Ortodoks, Keldani, Katolik ve Protestan) ayrılmışlardır. Çoğunluğu Ortodoks mezhebine bağlıdır.  İlçede Türkçe, Süryanice, Kürtçe ve Arapça konuşulmaktadır.

Midyat’ın başlıca geçim kaynağı tarım, hayvancılık ve el sanatlarıdır. İlçede hale devam eden başlıca sanat dalları “telkari” yani gümüş işlemeciliği ile taş işleme sanatıdır. Süryani cemaati için önemli bir merkez olan ilçe, din turizmi açısından da önemli bir yere sahiptir. Özellikle yurt dışına göç eden Süryaniler, tatillerini Türkiye’ye gelerek Midyat’ta, kendi evlerinde geçirmektedir. İlçede kapatılarak sadece tatillerde kullanılan birçok geleneksel ev vardır. Din turizmi ile özellikle bahar ve yaz aylarındaki yoğun turist akını,  ilçenin ekonomisine katkıda bulunmaktadır.

Midyat yoğun tarihi dokusuyla, özgün niteliklerini büyük ölçüde korumaktadır. Midyat tarihi kent merkezinde; yollar, caddeler ve sokaklar topografyaya göre biçimlenmiş; birbirine bitişik evlerden oluşan, organik bir kent dokusu oluşmuştur. Geleneksel dokunun yoğun olarak bulunduğu tarihi kent merkezi, 2001 yılında kentsel sit alanı ilan edilmiştir. Eski Midyat bölgesinde tescilli yapılar; 2 han, 7 kilise, 119 geleneksel konut, sit alanı dışında 1 cami ile 1 manastırdan oluşmaktadır.  Farklı inançlara ait ibadet mekanları ile hanlar, ticaret alanları ve birçok geleneksel evden oluşan Midyat ilçesi, Estel ve Midyat (Eski Midyat) olarak iki bölümden oluşmaktadır. Yeni kent dokusu, Midyat ile Estel arasında gelişmektedir. Estel’e doğru yeni yapı yoğunluğu artmaktadır. Eski Midyat’taki tarihi dokunun günümüze kadar korunmasında, ilçenin Estel’e doğru gelişmesinin etkisi büyüktür. Estel’de de, Midyat’taki kadar olmasa da çok sayıda (68 tane) tescilli geleneksel konut vardır. 

Midyat merkezde iki farklı dine ait ibadet mekanları (kilise, manastır ve cami) bulunmaktadır. Midyat’ta Mort Şimuni, Mor Barsavmo, Mor Aksnoyo, Mor Şarbel, Protestan ve Meryem Ana Kiliseleri ile Mor Abraham Manastırı bulunmaktadır. Bu kiliseler özgün işlevlerini bugün de devam ettirmektedir. Ancak cemaatlerinin sayısının azalması nedeniyle bütün kiliseler kullanılmamaktadır. Midyat’a yaklaşık 23 km uzaklıkta bulunan, 1600 yıllık geçmişe sahip Mor Gabriel Manastırı da, Süryaniler için önemli bir dini merkezdir.

Kentin ticaret hayatının gerçekleştiği alanda hanlar ve dükkanlar yer almaktadır. Ancak geçmişte kentin ticari faaliyetlerinin gerçekleştiği geleneksel çarşı dokusu (Aşağı Çarşı ve Yukarı Çarşı) bugün tamamen boş durumdadır. Geçmişte bu çarşılarda halıcılar, nakkaşlar, bakırcılar, kuyumcular ve şapkacıların bulunduğu söylenilmektedir. Eski Midyat bölgesinde ayrıca Gelüşkeler Hanı ve Hayvan Hanı bulunmaktadır. 

Midyat’ta kentsel dokuyu oluşturan en önemli öğe, “geleneksel Midyat evleri”dir. Özgün özelliklerini büyük ölçüde koruyan evler, bitişik nizamlı ve avluludur. Bir bölümü eğimli arazide, bir bölümü ise düz arazide yapılmıştır. Merkezi ve yüksek kesimlerde büyük ve zengin süslemeli konutlar, kenar mahallelere doğru ise daha küçük konutlar yer almaktadır. 

Evlerin plan-cephe düzeni ve yapım tekniği incelendiğinde, Mardin evleri ile benzerlikler gösterdiği görülmektedir. Evler genellikle bir avlu etrafında yapı kanatlarının sıralanmasından oluşmuştur. En çok iki katlı yapılan evlerin boyutları ve plan düzeni geniş aileyi barındıracak niteliktedir. Mekanların tekrar edilmesi yoluyla evin büyütüldüğü görülmektedir. İhtiyaç duyuldukça ve kullanıcı sayısı arttıkça avlunun bir kenarına veya evin uygun bir yerine yeni bir yaşama birimi eklenmiştir. Servis mekanları ve ıslak hacimler, ev halkı tarafından ortak kullanılmıştır. 

Evlerin bol süslemeli cepheleri oldukça etkileyicidir. Kireç taşının işlenmesindeki kolaylık, cephelerde ince bir taş işleme sanatının uygulanmasına olanak sağlamıştır. Sokak cepheleri, avlu cephelerine göre daha sadedir. Bu cepheyi oluşturan öğeler avlu duvarları, sokak kapıları, zemin katta küçük pencereler, üst katta sokağa bakan pencereler ile varsa balkon, çıkma ve bindirmeliklerdir. Kabaltılı evlerin sokak cepheleri daha hareketlidir. Sokak cephelerinin sadeliğine karşın içe dönük avlu cepheleri, özellikle büyük ve zengin ailelerin evlerinde çok renkli bir mimari biçim sunar. Avlu cephelerinde süslemeli kapı, pencere, eyvan ve revakların oluşturduğu kemer boşlukları ile değişik süslemeli silmeler, korkuluklar ve yazıtlar yer alır. Güney cephe en özellikli cephedir. Eyvan ve revak gibi ana mekanlar bu cephede bulunur.

Midyat’taki geleneksel yapıların oluşumunda malzeme ve yapım tekniğinin önemi büyüktür. Ana yapım malzemesi, beyaz-sarı renkli kireç taşıdır. Bu taşların en büyük özelliği, ocaktan çıkarıldığında kolay kesilebilmesinden dolayı rahat bir şekilde işlenebilmesi ve zaman geçtikçe, hava ile temas ederek sertleşmesidir. Malzemenin bu özelliği, cephelerde zengin süslemelerin elde edilmesini ve kalıcılığını sağlamıştır. Midyat ve yakın çevresinde kireç taşının üretimi devam etmektedir. 

Yoğun bir kültürel çeşitliliğin mevcut olduğu, farklı etnik ve dinsel temele sahip insanların bir arada yaşadığı bir yerleşim merkezi olan Midyat, çok sayıda anıtsal yapıyı ve geleneksel evi bünyesinde barındırmaktadır. Ancak bu zenginliğin korunması ve geleceğe aktarılmasında, bazı zorluklarla karşılaşılmaktadır. Yeni yapıların geçmişi yok ederek, sağlıksız bir şekilde gelişiyor olması alan için büyük bir sorundur. Geleneksel kent dokusu; nüfus artışı, hızlı ve plansız kentleşme, göç nedeniyle evlerin özgün sahipleri tarafından terk edilmesi, yerlerine bu kültüre yabancı kullanıcıların gelmesi, yeni kullanıcıların evlerin değerini bilmemesi gibi sebeplerden dolayı hızlı bir bozulma sürecine girmiştir. Burada yaşayanların, tarihi çevre koruma konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması ve yapılan bilinçsiz müdahaleler, bu süreci daha da hızlandırmıştır. Restore edilen birkaç konut ve anıtsal yapı dışındaki birçok ev kendi kaderine terk edilmiştir. 

Midyat’ın konumu ve turizm potansiyeli de göz önüne alınarak geleneksel dokuda yer alan nitelikli yapıların korunması için hemen çalışmalara başlanılması gerekmektedir. Midyat’ta yapılacak koruma çalışmalarında, fiziksel koruma ile birlikte, geçmişten günümüze kadar  süregelen her türlü kültür öğesini bir bütün olarak içine alan, burada yaşayan insanlarla birlikte sosyal ve kültürel açıdan bütünleşen bir koruma sistemi geliştirilmelidir. 

test