Zeynep Çalış | 9.09.2019
Alçı ustası Atakan Kaya, 1974 yılında Kars’ın Kağızman ilçesinde dünyaya gelmiş. Hikayesi önce ailesinin Ağrı’ya göç etmesiyle başlıyor. Eğitim hayatının ilkokulu ve ortaokul ayağı Ağrı Eleşkirt’te geçmiş. Sonrasında eğitim hayatı kendi isteğiyle, tabi biraz da ailesinin içinde bulunduğu ekonomik koşullar nedeniyle son bulmuş. Ortaokuldan sonra iş hayatına erken yaşlarında başlamak durumunda kalmış. Bunun için de ilk yaptığı şey, daha 13 yaşındayken dayıları gibi birçok Kağızmanlı’nında iş koşulları nedeniyle göç etmiş olduğu Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna, Edirne Keşan’a gitmiş. İnşaat alanında ilk olarak kara sıva işlerinde amelelik yapmış Atakan Usta. Esas işleri çiftçilik olan 10 kişilik ailesinde daha önce inşaatla ilgilenen olmamış. Kendisi, bunun öncülüğünü yapıyor. Askerlik dönemine kadar Keşan’da inşaat işlerinde çalışmış. Edirne’de kara sıva ağırlıklı olarak ustalaştığı inşaat işlerini gittiği her yerde sürdürmüş. İstanbul’da askerliğini yaptığı dönemde dahi inşaatla ilgili işlerin başına verilmiş. Askerden sonra bir dönem Bursa’da da bulunmuş ve bir buçuk yıl süresince kaldığı kentte bazı inşaat projelerinde görev almış. Kara sıvanın ıslak zeminlerin dışında kullanımı git gide azalmaya başladığı bir dönemde alçıyla tanışmış. Daha önce Edirne ve Bursa’da çok fazla yaygın olmayan alçı ile ilk teması ise 2005 yılından sonra, Ankara’da olmuş. Kaya’nın Ankara’ya gelişi ise 2005 yılında Ümitköy’de yapılan bir inşaat projesi ile olmuş. Bu projeden sonra Ankara’ya yerleşmeye karar veren Kaya, eşi ve en büyüğü 23 yaşında olan dört çocuğu ile birlikte burada yaşamını kurmuş.
Anadolu Aras Grubu, Çağdaş Yapı Kooperatifi, Sarıca İnşaat gibi birçok inşaat yapım firmasının yüksek katlı projelerinde görev alan Kaya, alçıya başladığı dönemde henüz işlerin yapı alçısı şeklinde gerçekleştiğini söylüyor: “Alçı işine ilk başladığım dönemlerde, alçı leğenlerde karılıyordu. Daha rahat mastara gelebilmesi için içine ince kum koyuyorduk. Sıkıntılı bir durumdu. Ustalar için yetiştirmesi çok güçtü. Makinelerin devreye girmesiyle sistem çok gelişmeye başladı ve hızlandı. Makine sistemi ve silo sistemiyle birlikte bu daha da hızlandı. Önceden 12 ustayla yapılan işler, bugün 6 kişiyle yapılıyor. Alçı, kara sıvaya göre çok daha rahat. Zemin daha düz ve pütürsüz oluyor, duvarlar estetik olarak daha iyi görünüyor.”
Atakan Usta, Dalsan’ın geliştirdiği dış cephe ürünü BoardeX, iç mekanda kullanılan COREX ürünlerine aşina olsa da, alçı işinde ağırlıklı olarak iç cephede toz alçı işlerinde ilerlemiş. Alçı işinde ustalaşmaya başlayan Atakan Usta, bir süre sonra önce torbalama sistemiyle işi geliştiriyor. Ardından makina sistemine geçiyor. Yapı alçısının inşaatlarda çok kullanılan bir ürün haline geldiğini ifade eden Kaya, “Ankara’da neredeyse birçok şantiyede yapı alçısı kullanılıyor” diyor.
MAXITEK’in Ankara’daki ilk ustası
Kendi ekibiyle iç mekanlara yönelik alçı sıva uygulama hizmeti sunan Atakan Usta, şu anda Ankara’da Anadolu Aras Grup’un 18 katlı ‘Astoria’ adlı konut projesinin iç mekan alçı uygulama işlerini, yine büyük bir avantaj sağladığını kaydettiği MAXITEK Silo Sistemi ile 9 kişilik ekiple gerçekleştirdikleri bilgisini paylaşıyor. 2.5 yıl önce Dalsan’ın önerileri doğrultusunda silo sistemiyle tanışıyor. Atakan Usta, Türkiye’de ilk kez Dalsan’ın alçı alanında geliştirdiği MAXITEK Silo Sistemi’ni kendisinin Ankara Batıkent’teki şantiyede kurduğunu söylüyor: “Başlarda sistemin ayarlanması noktasında biraz sıkıntı yaşasak da, Dalsan ekibi ile birlikte sistemi ayarladık. Ardından sistem rayına oturdu. Silo sistemi çok harika bir sistem. Alçının israfı yok, çevre kirliliği yok. Önceden kamyon bazında gelen 725 torba alçının sadece torbalarının çevreye verdiği kirliliği düşünün. Şu anda silo sistemiyle bu tür sorunlar tamamen ortadan kalkmış durumda. ‘İçeride su taştı malzeme saldı’ veya ‘Dışarıda yağmur yağdı, kar yağdı’ derdi yok. Çok güzel bir sistem” diyor.
Kaya, silo sisteminin yüzde 30’luk işçilik avantajı sağladığını söylüyor: “Silo sistemi öncelikle işleri hızlandırdı. Önceden 100 kişiyle yapılan iş, 70 kişiyle yapılıyor. Önceden torbalama sisteminde en az 3 kişi yukarıya malzeme çekmek durumunda kalırdı. Şu anda şalteri çalıştırıyorsunuz ve direkt istediğiniz katlarda çalışmaya başlıyorsunuz. Daireye çıkıncaya kadar neredeyse alçıya el değmiyor.”
Silo sistemi devrim niteliğinde
Silo sisteminin inşaat alanında devrim niteliğinde mükemmel bir sistem olduğuna vurgu yaparken, şu an itibariyle sistemdeki tek aksaklığın içinde ne kadar alçı kaldığı bilgisini vermemesi olduğunu söylüyor, ancak Dalsan’ın bu sorun üzerinde çalıştığını kısa bir süre içinde fabrikanın bu sorunu çözüme kavuşturacağına inandığını da ekliyor.
Yeni sistemin işleri kolaylaştırdığını anlatan Atakan Usta, her ne kadar alçı işi kolaylaşmış olsa da bu alanda çalışacak ustaların nitelikli olmasının önemli bir ihtiyaç olduğunu ifade ediyor: “Sistem, iş sürecimizi kolaylaştırdı. Ancak uygulama noktasında halen eğitimli ustaya ihtiyaç var. Her elemanı çalıştıramazsınız. İşçileri alırken çok titiz davranmak durumundasınız. Çünkü müşteri sizden ince bir işçilik bekliyor.”
Ustaların da müşterilerin de alçı tercihinde ‘Dalsan’ öne çıkıyor
Dalsan’ın sunduğu alçı sistemlerinin tüm sektörde ustalar için önemli avantajlar sunduğunu anlatıyor Atakan Usta, “Bugün ‘Dalsan’ ismi, alçı ile yeni tanışmış her insanın aklına ilk gelen marka konumunda. Dalsan, sektörde öncü bir marka konumunda. Ustalar tarafından da müşteriler tarafından da her alanda benimsenmiş. Bugün bir şantiyede kullanılacak alçı ürünlerinin tercihinde, hem müşteriler hem de ustalar nezdinde Dalsan ürünleri öne çıkıyor.”
Genel olarak yapı sektörünün içinde bulunduğu güncel durumla ilgili de görüşlerini paylaşan Atakan Usta, inşaat sektörünün genel olarak bir durgunluk içinde olduğuna değiniyor: “Fiyatlar da halen önceki yıldaki fiyatlarla aynı seviyede. Ama pazar, halen durgunluğunu koruyor. Tabi bu durum maliyet yaratıyor. Bu da eleman eksiltmemize neden oluyor.”
Alçının geleceğine yönelik fikirlerini de paylaşan Atakan Usta, silo sisteminin de inşaat alanında bir sürpriz gelişme olduğunu aktarıyor ve “Silo sistemini sevdim. Bunun ötesinde yeni şeyler olabilir mi diye düşünüyoruz. Her geçen gün yeni teknolojiler gelişiyor, dolayısıyla bu sistemin de ötesinde yeni bir teknoloji gelişebilir” şeklinde öngörülerini paylaşıyor.