'Alçı yapıya sadece estetik katmıyor, hayat da kurtarıyor'

Mahir Turan | 9.09.2019

Alçı ve alçı levha sistemleriyle ilgili bugüne kadar çok saptama duydum ancak uygulama firması sahibi Muhammet Pektaş’ın başlıktaki tespiti belki de en çarpıcı olanı. İlk duyduğunuzda acaba abartılı bir övgü mü diye düşünüyorsunuz ama değil. Muhammet Usta, binaların toplam yükünü çok önemli oranda azaltan alçı ve alçı levha sistemlerinin, binaları depremlere karşı çok daha güçlü kıldığının altını çizerek, beni de bu saptaması hakkında ikna etti. 

Pektaş, Dalsan’ın İzmir’deki uygulamacılarından biri… Kendisi hem usta hem de bugün yeri geldiğinde 40-50 kişi çalıştıran bir uygulama firmasının sahibi… Kendi deyimi ile sektöre başladığı günden beri alçı ve alçı levha sistemleri dışında bir alana hiç bulaşmamış. Deyimi yerindeyse gözünü alçı ve alçı levha sistemleri ile açmış ve bu alanı o kadar sevmiş ki, bugün birkaç farklı iş kolunda yatırımları olmasına karşın hala uygulama firmasının başında ve bu alanda çalışmayı sürdürüyor. Muhammet Usta'nın bir özelliği daha var, gözünü bu sektörde açtığı günden beri Dalsan’ı biliyor ve Dalsan ürünlerini büyük bir güven içinde kullanıyor. 

Muhammet Usta, aslında biraz standart üstü çalışıyor desek yeridir. Normal işler de alıyor ancak uzmanlık alanı bankalar ve Türkiye’deki en büyük zincir mağazalardan birisinin mağaza iç dekorasyonları. Her yıl yaklaşık 1000 yeni mağaza açan bu zincirin açılan tüm yeni mağazalarının iç dekorasyonu Muhammet Usta'nın ekibinin elinden geçiyor. 

İsterseniz ben yorum kısmını burada bırakıp Muhammet’i kendi sözleri ile hep birlikte tanıyalım:

'Bu beyaza bulaşan bir daha bırakamıyor'

Aslen Konya Akşehirli’yim, 1987 yılından beri de İzmir’deyim. Alçı dekorasyon alanında faaliyet gösteren Mevlüt Pekdaş Alçı Dekorasyon Ltd. Şirketimiz ile bu sektörde varlığımızı sürdürüyoruz. Benim mesleğe girişim ise İzmir’e gelmeden önce oldu. 1985 yılında baba işini bize bıraktığında, baba mesleği olarak hayatıma girdi. İşimizi İzmir’e tam olarak taşımamız ise 1990 yılında oldu. Dolayısıyla çıraklık dönemlerimi babamın yanında çalışırken geçirdim. Tabi o yıllarda dökme alçının olduğu yıllar. Ben de alçı ile mesleğe başladım ve alçı ile devam ediyorum. Zaten benim ustam da diyordu ki; bu beyaza bulaşırsan bir daha bırakamazsın… 

Ortaya bir eser çıkıyor

Bu işin beni çeken tarafı yaptığın işin eser tarafı kalıyor. İnsanların onu böyle hayranlıkla izlemesi benim hoşuma gidiyor. Derken bu işe gönül verdik. Çok hızlı şekilde büyüdük, ekip kurduk. Tabi sonra başka işlere de bulaştık ama bu iş hep bizim ana işimiz olarak devam etti. Büyük bir markanın Bornova su dağıtımcısıyız, aynı zamanda bir sigorta acentemiz var. Ama şu var alçı bırakılamıyor. Zaman zaman aldığımız işlerin kapasitesine göre ekibimizi 40 – 50 kişiye çıkardığımız oluyor. Ama çoğunlukla inşaatlar, banka işleri, bir marketler zincirinin Türkiye genelindeki mağaza iç tadilatlarını yapıyoruz. Her ay 40 mağaza açıyorlar ve  Türkiye’deki tüm mağazalarının dekorasyon işlerini biz yapıyoruz. Hatta şu anda bir ekibimiz Bursa’da bu amaçla çalışıyor. Bu işte tek başıma da değilim, 4 kardeş birlikte çalışıyoruz. Ziraat Bankası, Deniz Bank, Yapı Kredi gibi bankaların şube dekorasyonları konusunda bir uzmanlığımız oluştu. Alçı dekorasyonlarda şimdilerde ise yoğun bir şekilde aynı market zincir mağazalarının iç dekorasyonlarını yapıyoruz. O yüzden bu sözünü ettiğim alanlarda uzmanlaştık. Başka ekipler bu işi 4-5 günde yapıyorsa, bizim ekibimiz 2-3 günde tamamlayabiliyor.” 

'Usta yetişmemesi beni üzüyor'

Muhammet Usta, alçı işlerini pek çok nedenden dolayı seviyor. Ona alçıyı sevdiren bir konu da alçının hayal ettiğini dekorasyona yansıtmanın bir yolu olması… Ancak bir sorunu var, daha önce bu alanda çalışan birçok firmadan duyduğumuz gibi Muhammet Usta da yeni ustaların yetişmemesinden şikayetçi: “Çok üzülüyorum son 4 yılda artık yeni usta yetişmiyor. Eskiden iş şöyleydi: Bir usta dediğiniz zaman alçı sıvasını, kartonpiyerini, asma tavanını hepsi bir elden çıkıyordu. Ama şimdi bunu bilmesi için 3-4 yıl gerekiyor. Biz de şöyle bir sisteme geçtik: Sistem olarak bir ustayı bir dalda yetiştiriyoruz. Sıvacı ise sıvacı, kartonpiyerci ise kartonpiyerci, buna döndüğü için mesela kartonpiyer işi İzmir’de bitti, başka malzemelere dönüldü… Bunu da niye bitirdik, taşıması zor, imalatı zor. Bugün insanlar asgari ücret diyor ama o 2 bin lira buz dağının görünen yüzü… Bunun sigorta vs maliyetleri 3 bin 500 lirayı buluyor. Bu maliyetlerle insanlar artık usta çalıştırmak istemiyor, zaten usta da yetişmiyor. Mesela Suriyeliler' in gelmesi ile bizim işler tamamen terse döndü onların içinde çok ciddi sanatkarlar var, hayata tutunmak için bizim 10 TL dediğimiz işe 5 TL deyip işi alıyorlar. Bunların yüzünden baya bir yara aldık.”

'Bir usta kolay yetişmiyor'

Peki bunca yıllık meslek hayatı Muhammet Usta'ya ne tür ilginç anılar bırakmış olabilir. İlk sorduğumda hatırlamakta güçlük çekiyor, sonra söze şöyle giriyor. “Evka-4 yeni kuruluyor, biz de orada kartonpiyerler yapıyoruz, müşterim adresi verdi 'Gidin yapın!' dedi. Ben gidip yan daireyi yapmışım. Komple alçı sıvası, kartonpiyeri, asma tavanı… Müşterim beni arıyor ‘İş bitti mi’ diye… Ben de ‘Tabi abi bitti!’ diyorum. Ancak müşterim birden öfkelenerek, ‘Ağabey sen benimle dalga mı geçiyorsun? Dairedeyim daha hiç başlamamışsın!’. Tabi sonra olay anlaşıldı, müşterinin dairesi yerine yan daireyi yapmışız. (Gülüyor…)

Ekibin iş yoğunluğu arasında Adana’daki bir mağaza iç dekorasyonunu yapmak için yola çıkıp Mersin’e gittikleri de olmuş… Ama sonra en unutmadığı anıyı hatırladı. İşte bir usta kolay yetişmiyor dedirtecek o anı: “Bizim işimizin kendine özgü riskleri de var. Hata yapılmaması lazım. Bir düğün salonu dekorasyonu yaptık. 1990’lı yıllarda… Teknik bir hata yapmışız, düğünün başlamasına 5-10 dakika kala komple tavan yere indi. Allah’tan düğün başlamamıştı. Düğün sırasında tavan inse Allah bilir kaç kişi yaralanırdı. Tabi bir usta kolay yetişmiyor.”

Alçı neden hayatımızda vazgeçilmez bir yere oturdu?

Bunca yıllık deneyimle karşılaşınca o klasik soruyu bir kez daha yöneltmek istedim. Muhammet Usta’ya alçı ve alçı levha sistemlerinin neden bu kadar vazgeçilmez bir şekilde hayatımızda yer aldığını sordum. Meğer benim de çok zaman ayrımına varmadığım yönleri de varmış… “Alçının bilmediğiniz yönleri var. Hatırlıyorum, 1990-95’lerde bir gün Avrupalı bir adam geldi. Alçı ile çalıştığımızı görünce ‘Vay be! Burada da mı alçı yapılıyor?’ dedi. Adam çok şaşırdı. Sonra ben araştırdım depremlerde en büyük yarayı alçı kullanmadığımızdan alıyoruz. Yangınlarda da öyle… Bu iç bölmelerdeki duvarlar alçı levhadan olsa bu binaların yıkılma oranı çok daha düşük olur, yükü azalttığı için… Çünkü bir metre tuğla duvarın ağırlığı yaklaşık 80-100 kilo ama aynı metrekaredeki alçı levha duvarın yükü 22 kilodur. Dolayısıyla binanın yükü çok önemli şekilde azalıyor. Ben yakın zamanda kendi dairemde tadilat yaptırdım. Yaklaşık 30 ton moloz çıktı. Ama 30 tonun yerine evime yaklaşık 6 tonluk bir malzeme kullanarak işi bitirdim. Sadece benim daireden binanın yükü 24 ton azaldı. Kolon ve kirişler üzerindeki yük çok önemli oranda azalıyor. Bu da binanın ömrünü ve depremlerde yıkılmasını çok büyük oranda etkiliyor. Ama insanlar bunu bilmiyor. ‘Kırılır mı’ diye soruyorlar. Ya neden kırılsın. Ses ve ısı izolasyonu bakımından da tuğladan daha güçlü… Alçı ve alçı levha ürünlerinin kullanılması aslında yasal zorunluluk olmalıdır. Özellikle duvarlarda tuğla kullanılmasının yasaklanması lazım, sadece iç duvarlarda değil, dış cephelerde de BoardeX kullanılarak buralarda da tuğla kullanılmasının önüne geçilmelidir. Emin ol böyle yapılırsa o bina yüz yıl yaşayacaksa ömrü 300 yıla çıkar. Alçı demek hayat kurtarmak demektir. Dolayısıyla alçı sadece estetik demek değil. O estetik kısmını hiç anlatmıyorum zaten…”

'Gözümü Dalsan’la açtım'

Peki Dalsan ürünleri ya da Dalsan markası ne zamandan beri Muhammet Usta'nın hayatında? Aslına bakılırsa ilk günden beri var. Pektaş, “Dalsan, bu işe başladığımdan beri var. Aslında Dalsan şu an alçı sektörünün en önde gelen markası… Çünkü Dalsan kendini çok ciddi geliştirdi, profil sistemleriyle olsun, ek elemanlarıyla olsun, malzemesinin çok ciddi arkasında durdu. Tabi biz profesyoneller de önemli olan malzemenin ustayı dinliyor olmasıdır.  ‘Şu malzemenin şurada şu sorunu var’ dediğinizde, Dalsan çözüm odaklı yaklaşıyor. Diğer firmalar işlerini geliştirmeye bu kadar yatırım yapmıyorlar. Mesela BoardeX’i ele alalım. Müşteri geldiği zaman başka bir isimle istemiyor, doğrudan 'BoardeX' diye soruyor. Dalsan yeniliğe açık, en iyi malzemeyi kullanıyor, ustaların yüzde 80’i bu malzemeyi tercih ediyor. Çünkü Dalsan’ın alternatifi yok. 

Teknik destek çok hızlı

Burada yetkili arkadaşlar var, aradığımızda hemen şantiyeye geliyorlar. Biz sorunu aktarıyoruz onlar araştırmak için hemen o malzemeyi laboratuvara gönderiyorlar ve en kısa sürede bize gerekli cevabı veriyorlar. Çok etkili ve hızlı çözüm üretiyorlar. Zaten Dalsan’ı Dalsan yapan hızlı olmasıdır, ürününün arkasında durmasıdır. Bugün sen ürünün arkasındaysan, usta tabi ki de seni tercih eder. Dalsan, ben gözümü açtığımdan beri var. Dalsan hem Türkiye’ye ağırlık verdi hem de yeni ürün geliştirmeye büyük yatırım yaptı. Örneğin BoardeX’i çıkarmış, vidasını da çıkarmış. Adam öyle akıllı ki al bunu bu vida ile sık diyor. Başka marka da taklit benzer ürün yapıyor ama 'Hani bunun vidası?' diyorsun, ‘Yok!’ diyor. 

Biz daha çok toz alçı, alçı levha ve profil çalışıyoruz, çünkü biz iç dekorasyon yapıyoruz. Ama zaman zaman ıslak zeminlerde riski sıfıra indirmek için dış cephe malzemesi olmasına rağmen BoardeX kullanıyoruz. Çünkü BoardeX içindeki keçeler nedeniyle kesinlikle su almıyor ve yanmıyor. Aslında yeşil alçı levha bu işi görüyor ama yine de insanlar BoardeX’in üstün özellikleri nedeniyle ıslak zeminlerde de BoardeX kullanmaya başladılar. 

Asma tavanlarda COREX rahatlığı

Düz asma tavanlarda COREX on numara malzemedir. Tavanda yükünü yüzde 30 azaltıyor, biz COREX’ i 4’lü taşıyabiliyoruz. Ama diğer markaların alçı levhasını ancak ikili taşıyabiliyorsun. Tabi ki de COREX, çünkü hafif…”

'Yıllardır telefona para vermiyorum'

Ustaların, anmadan geçemedikleri bir konu daha var: Alçıkart… Muhammet Usta da gülüyor, “Alçıkart çok ciddi puanlar kazandırıyor. Hatta ben hiçbir zaman telefona para vermiyorum, her yıl bir tane telefon alıyorum. Bu yıl da iphone 7 almayı düşünüyorum. Böyle bir şey hiçbir firmada yok; varsa da başarılı olamıyorlar. Dalsan, puanlarımızı günü gününe yüklüyor. O yüzden yıllardır telefona para vermiyorum” diyor. 

Dalsan varsa sorun yok

Yine de ısrarla soruyorum, "Dalsan ile dünden bugüne bir sorun yaşadınız mı, var mı bir eleştiriniz?" Muhammet Usta, “Dalsan ile bugüne kadar hiç olumsuz bir olayımız olmadı. Çünkü Dalsan ustanın dilinden anlıyor. Burada ona göre müdürlüğü ve yetkili elemanları var. Şu anda bile arasak Dalsan ekibi 5 dakika içinde burada olur. Diğer firmalarda bu satış veya destek ağı da çok güçlü değil” diyor. 

Anlayacağınız, Dalsan varsa, usta memnun, sorun yok...

test