Mevlüt Dağdeviren | 9.09.2019
Nurettin Küçük, Dalsan İzmir Karşıyaka bayisi Deniz Şenli İnşaat şirketinin ortağı… Ancak Nurettin Bey'in Dalsan’la öyküsü 23 yıl öncesine dayanıyor. Beni hayrete düşüren ilk şey emekli olduktan sonra bu sektöre giren bir kişinin yakaladığı başarı oldu. Çünkü Nurettin Bey, iş hayatına inşaat ya da alçı dekorasyon işleri ile başlamıyor. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunu olan Nurettin Küçük, yıllarca akaryakıt sektöründe yöneticilik yaptıktan sonra emekli olmuş. Emekli olmadan önce ve emekli olduktan sonra da önemli firmaların muhasebe defterlerini tutmuş, yani muhasebecilik de yapmış. Ancak kendi deyimi ile eğitim kariyerinin bunduğu muhasebe alanının, en azından o günlerde ‘alaveresi-dalaveresi’ çok olduğu için pek sevmemiş. Ama onu emeklilik hayatının ilk yıllarında alçı sektörüne taşıyan da yine muhasebeciliği olmuş.
Nurettin Bey, o ilginç geçişi şöyle anlatıyor: “Bu sektöre hasbelkader geçiş yaptığıma ben de şaşırıyorum. Çünkü bu benim kendi mesleğimden emekli olduktan sonra girdiğim bir sektör oldu. Emekli olduktan sonra bir tanıdığım beni bir firmaya muhasebeci olarak tavsiye etmiş. Uzun yıllar yaptım, para kazanmıyor diye sevmedim muhasebe işini. O zamanlar hep yalan dolandı. Mali müşavirliği dahi almadım bekledim. Emekli olmadan önceki dönemde de 30-40 firmanın defterini tutmuştum. O yüzden emekli olunca biri tavsiye etmiş, beni tavsiye ettiği firma da meğer alçı işleri yapıyormuş. Muhasebeci olarak girdik, çalıştık. Derken bir süre sonra ayrılmaya karar verdim. Ama orada çalışan bir mimar bana ‘ağabey gitme, ben de bu işleri yapmayı planlıyorum, birlikte yaparız’ dedi. İşte o gün bugündür bu işin içindeyim.”
İlk ortaklık
İşte o mimarla başlayan alçı sektörü macerası, Nurettin Küçük’e, çok az insana nasip olabilecek bir başarının ilk adımı olmuş. Küçük, “O mimar arkadaşla bir ortaklık kurduk, onu bir yere getirdik ya da getirmeye çalıştık. Çünkü ben başarısızlığı asla kabul etmeyen biriyim. Aldığım bütün firmaları iflas noktasından alıp zirveye taşımışımdır. Onunla beraber devam etseydik, Karşıyaka’da başka bir markanın yaşama şansı yoktu. Bugün 23 yıllık emeğin ardından Karşıyaka bölgesine Dalsan’ı tanıtan benim diyebiliyorum. Çünkü benim sektöre girdiğim ilk zamanlarda başka bir marka piyasaya hakimdi. Karşıyaka’da arasan bir tane Dalsan bulamazdın. Burada, biz onlarla ticari bir rekabete girdik ama şu anda Karşıyaka bölgesinde arasan bir torba o markanın ürününü bulamazsın” diye konuştu.
Birkaç ortak girişimin ardından günümüzde Deniz Şenli İnşaat'ta yine ortağı Ercan Bey ile yoluna devam eden Küçük, Karşıyaka bölgesinde markalar arası rekabette Dalsan’ın neredeyse sıfırdan başlayıp nasıl zirveye tırmandığının da hem emektarı hem de canlı şahidi olmuş. Ancak bu hiç de kolay olmamış. İşte o zirveye çıkışın öyküsünü de Nurettin Amca kendine has üslubu ile şöyle anlatıyor: “Benim başladığım dönemde Karşıyaka’da başka bir marka var ve çok güçlü. Biz başladıktan sonra hakikaten çok çalıştık. Ben Dalsan olarak piyasaya çıktım, malımı depoya koydum. Ufak tefek satıyorum ama boyacı kesimine bir tane Dalsan sıva alçısı, saten veremiyorsun. Dedebaşı’nda en güçlü olan Erman Ticaret var, Türkiye çapında iş yapıyor. Günde en az 100 tane alçı satıyor. Ona da ben mal veriyorum. 'Sen o markadan başka mal satmam' dediği için haftada 3 kamyon mal alıyorum onun yüzünden. İlk birkaç yıl böyle devam etti. Sonra ben yavaş yavaş başladım, Erman’a mal gönderirken 30 tane o markadan koyuyorsam, 10-20 tane de Dalsan veriyorum. Sorduklarında da diyordum ki, 'Sizin aldığınız markadan elimde yeterince yoktu. Müşteriye ‘mal yok’ demeyesiniz diye bunları gönderiyorum…' Halbuki elimde onların istediği markadan istemedikleri kadar çok var. Derken böyle böyle Dalsan piyasaya girdi. Ama Dalsan’ı kullanan hiç kimse şikayet etmiyor, herkes memnun. Öyle bir zaman geldi ki Dalsan’ın yöneticileri, 'Söyleyin Nurettin’e diğer markayı bıraksın, sadece Dalsan satsın.' Ama onlar bilmiyor ki, ben söz konusu markayı sadece yem olarak kullanıyorum. Bir an geldi ben diğer markayı tamamen bıraktım. Erman’a da artık tamamını Dalsan gönderiyorum ama hiç şikayet yok. Öyle öyle Karşıyaka’yı tamamen Dalsan’a çevirdim. Yeminle söylüyorum gidin Karşıyaka’da bir torba diğer markadan bulamazsınız.”
Farklı bir esnaflık örneği
Elbette Nurettin Bey’in bize bir çırpıda anlattığı kadar kolay olmamış bu başarı… Başarıya giden yolların taşlı olduğu bilinir. İşte o taşlara, zorluklara karşı da Dalsan’ın etrafında oluşan aile çatısı, hep koruyucu ve kollayıcı unsur olmuş: “Buralara gelirken çok meşakkatler çektik, çok çalıştık. Malı kabul ettirmek ilk zamanlar o kadar kolay olmuyordu. O zaman için Karşıyaka’da herkes Dalsan’ı tanımıyor. Bir de o zamanlar, Ali Kanver vardı, çok değerli bir arkadaşımdır, benim oğlum gibidir. O da çok bilgilidir. Ali Kanver’in yanımda olması, bu başarımızda büyük etken oldu. Dalsan’ın merkez binasında çalışan herkes de profesyoneldir, hepsi pırlanta gibi çocuklardır. Orada da uzun yıllara dayanan bir hukukumuz olan Şerafettin Bey'i anmadan geçmek olmaz. Onunla birlikte çok emek vermişizdir. Bayilerde de ticareti herkes bilemez, yapamaz. Ben hep kriz dönemlerinde işyeri açtım. ‘Ya böyle zamanda işyeri mi açılır?’ derler. Ya ben kendime güvenen adamım, benim krizle ne alakam var. 'Koca İzmir’de bir torba mal satılacaksa, onu da ben satarım' diye düşünen bir adamım. Adam ta Hatay’dan (İzmir’in Hatay isimli semti), Çimentepe’den kalkıp buraya kadar geliyor. Sanki bir tane alçı satan yokmuş gibi. 'Abi ben senin methini duydum senden alçı almaya geldim' diyor. Benim böyle bir esnaflığım, böyle bir piyasam var. Şimdilerde de piyasada kriz varmış, beni etkilemez. Şu anda kriz var, herkes kan ağlıyor. Benim bir kuruş borcum yoktur, bu içerideki malın tamamının parası ödenmiştir. Kriz döneminin gelişini gördüm mü, 2 ay evvelden çekle mal vermeyi kesiyorum. Bu da benim tarzım esnaflık…”
'Hiçbir marka Dalsan kalitesi ile rekabet edemez!'
Dalsan’ın malzeme kalitesi açısından da yıllar içinde büyük bir aşama kaydettiğini belirten Nurettin Bey, Dalsan’ın kalite yolculuğunu da anlatıyor. “İlk yıllar dürüstçe konuşmak gerekirse Dalsan’ın ürünleri benim bölgemde hiç tutmuyordu. Ben de sadece kartonpiyer alçısını alıyordum. Ancak Dalsan o dönemde de hep bir kalite arayışı bir AR-GE gayreti içindeydi. İlk yıllar biz bu kadar rahat değildik. İzmir’de bir ben alıyordum. Şerafettin Bey ile oradan çok samimiyizdir. ‘Bana bir kamyon mal çıkarın’ diye telefon ederdim … Tabi önce Dalsan’ın alçısı, alçı levhası tutulmaya başlandı. Dalsan o dönem profilleri de tedarikçiden alıyordu. Sonra tedarikçiyi bırakmak isteyince Dalsan makinaları aldı ve profil üretimini kendi bünyesine kattı. Şimdi öyle bir noktadayız ki, Dalsan malzeme konusunda, kalite konusunda Türkiye’de bir numaradır. O yüzden hiç çekinmeden söylerim; profil olsun, alçı ürünleri olsun Dalsan, Türkiye’de bir tanedir ve hiçbir firma onunla rekabet edemez” şeklinde konuşuyor.
'BoardeX efsanesini önceden gördüm'
Nurettin Bey, Dalsan’ın yenilikçi tarafına vurgu yaparken de hemen aklına BoardeX geliyor. “BoardeX’i ilk olarak bana Ali Kanver getirdi. Bana iki ürün gösterdi. 'Dalsan, bu iki ürünü çıkaracak ne dersin?' Ürünlere baktım 'BoardeX piyasayı alır götürür, ama diğerine bir şey diyemem' dedim. Birkaç sene sonra Ali geldi, 'Ağabey sen o zaman BoardeX’in geleceğini gördün' diye hayretini dile getirdi” derken, Nurettin Bey’in gözlerindeki o gururu da görebiliyorsunuz.
Üç yıl İzmir’de satış birincisi
Nurettin Bey’inki elbette haklı bir gurur. Sadece BoardeX’in geleceğini görmek değil elbette gurur nedeni. Tam 3 yıl üst üste İzmir’de en fazla satış yapan bayi olmuş. Dahası var ki, bana çok ilginç geldi. Nurettin Bey diyor ki “Ben hiçbir dönem satış için kimsenin ayağına gitmedim. Bütün bu satışları dün de bugün de oturduğum yerden yaptım.” "Valla böyle iş dostlar başına" diyeceksiniz ama bu onun şansından kaynaklanmıyor. Nurettin Bey’in kendine has bir esnaflığı var ve bu esnaflık insanları ona çekiyor. Yaptığı işle ilgili ünü hemen yayılıyor ve doğal olarak insanlar da alışveriş yaparken, mal alırken onu tercih ediyorlar.
Dalsan’ın esas mucizesi aile olması
Nurettin Bey, birisine kızdı mı hiç çekinmeden bunu çok net olarak da ifade edebilen bir insan… Zaman zaman Dalsan’la yaşadığı sorunları da gönül rahatlığı ile anlatıyor. Ancak diyor, “Şimdi burada mühim olan karşılıklı iyi ilişkilerde sevgi, saygı ve dürüstlüktür. Firmanın ilk etapta gönderdiği Ali Kanver’i çok sevdim. Bir evladı nasıl korursa insan ben de onu öyle korumak istedim. Ali Kanver, hala özel olarak gelir beni ziyaret eder. Şerafettin Bey'in çok büyük bir önemi var. Arada problemler çıkmaz mı tabi ki de olur, ama biz bir aile gibi olduk. Her şeyimizi kendi içimizde çözüyoruz. Birbirini kırmadan, gereken neyse yapılıyor. 23 yıldır kesintisiz bir şekilde Dalsan ile devam ediyorum” diyor.