Zeynep Çalış | 6.09.2019
Sanat, bilim, tarih ve kültürle ilgili birikimlerin sergilenme alanı olan müzeler, özellikle insanlığın ortaya koyduğu, geçmişi günümüze taşıyan ölümsüz hafızalardır. Günümüzden yüzlerce, binlerce hatta fosil sergilenen müzeleri de düşünürsek milyonlarca yıl öteden bilgi sunan bu alanların önemi daha da ortaya çıkıyor. İnsanlığın toplumsal hafızaları niteliğindeki müzeler, toplumu, kültürü, yaşayış biçimini, ekonomik ve bilimsel faaliyetlerini vb. unsurları saklı tutan ve bizlere sunan önemli alanlardır. Elbette müzeleri geçmişteki kültür varlıkların sergilendiği yer olarak sınırlamak doğru olmaz. Aynı zamanda etnografya, fen, doğa ve folklor müzelerinde yakın geçmişin sanat ve zeka ürünlerinin ortaya konduğu yerlerdir.
Çanakkale’de 5 bin yıllık Troya Antik Kenti girişinde bulunan Troya Müzesi, tüm bu tarifleri içinde barındıran önemli bir müze. Merkeze bağlı Tevfikiye köyü sınırlarında yer alan Troya Müzesi, 3 bin metrekarelik sergi salonları dahil 12 bin 750 metrekare kapalı alandan oluşuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığınca düzenlenen yarışmayla belirlenen proje kapsamında yapımına 2014'te başlanan, 10 Ekim 2018'den itibaren ziyaretçi kabul eden müzenin resmi açılışı, 18 Mart'ta gerçekleştirildi.
Troya Ören Yeri girişinde 100 dönüm arazi üzerinde inşaa edilmiş ve tasarımıyla ödül almış Müze, dünyanın en önemli çağdaş arkeoloji müzesi örneklerinden biri olarak nitelendiriliyor. Troya Müzesi'nde; Troya ve Troas kentlerinden elde edilen heykel, lahit, yazıt, sunak, mil taşı, balta ve kesici aletler, pişmiş toprak seramikler, metal kaplar, altınlar, silahlar, sikkeler, kemik obje ve aletler, cam bilezikler, süs eşyaları, figürinler, cam ve pişmiş toprak koku şişeleri, gözyaşı şişeleri gibi insanlık tarihine tanıklık etmiş çok sayıda eser sergileniyor.
75 milyon liralık yatırım
Avrupa Konseyi desteğinde faaliyet gösteren EMF tarafından her sene kamusal kalitesi yüksek olarak değerlendirilen müzelere verilen EMYA 2020 yılı adaylığına, Çanakkale İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün bağlı birimi Troya Müzesi için başvurulması, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce uygun görüldü. 'Çanakkale Troya Müzesi' adına 10 Mayıs'ta ödül adaylığı için gerekli işlemler yapılarak, başvuru gerçekleştirildi. İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Dokuz, Troya Müzesi'nin yaklaşık 75 milyon liraya mal olduğunu söylüyor. Bunun, Türkiye’nin müzecilik alanındaki en önemli projelerinden birisi olduğunu söylemek abartı olmaz sanırım. Dokuz, barındırdığı niteliklerle dünya arkeoloji tarihi açısından da önemli yere sahip müzenin ziyaretçi sayısının her geçen gün arttığını dile getiriyor.
Bu kadar zengin bir tarihi eser çeşitliliği sahip Troya Müzesi, açılışıyla birlikte önemli bir ziyaretçi sayısı yakalıyor. Troya Müzesi ve Ören Yeri'ni yılın 5 ayında 230 bin kişin ziyaret ediyor. Dokuz, “Troya Müzesi de 2019 itibarıyla yaklaşık 50 bine yakın ziyaretçi yakaladı. Bu ziyaretler bizim için gerçekten ümit verici. 2019'da müzelerdeki ziyaretçi sayıları, turizm anlamında bizleri sevindiriyor. Bu rakamlar turizmde daha da ileriye gideceğimizi gösteriyor” diyor.
Troya'nın bıraktığı izler
Avrupa'nın da dikkatini çekmeyi başarmış olan bu müzeyi biraz daha yakından tanıyalım. Troya Müzesi, bahçe alanına girişten üçüncü katına çıkıncaya kadar 'Troas Bölgesi Arkeolojisi', 'Troya’nın Tunç Çağı', 'İlyada Destanı ve Troya Savaşı', 'Antik Dönemde Troas ve İlion', 'Doğu Roma ve Osmanlı Dönemi', 'Arkeoloji Tarihçesi' temaları ile Troya'nın tarihsel geçmişine uzanan yolculuğunu ustalıkla anlatan bir konsept ortaya koyuyor. Müzede Assos, Tenedos, Parion, Alexandria Troas, Smintheion, Lampsakos, Tyhmbria, Tavolia ve İmbros kentlerinin tarihleri, kazın bilgileri ve bu dönemlere ait eserler eşliğinde sunuluyor.
Bahçesinde taş eserler, lahitler, sütunlar, steller ve sütun başlıkların sergilendiği Troya’daki en eski yazılı belge olan 'Luvi Mührü', 1994’te gün ışığına çıkarılan ve Troas’ta Pers hâkimiyetini temsil eden 'Polyksena Lahti', Parion’da 2012 yılında ortaya çıkarılan Triton (Kentauros) Heykeli, dikkat çeken eserler arasında yer alıyor. Yine müzede Osmanlı Devleti’nin izlerini, çanak-çömlek, taş işçiliği, taş eserler, sikke definesi ve seramiklerden görebilmek mümkün. Tabi tüm bu eserler, Troya Müzesi'nde en modern sunum ve sergileme yöntemleriyle, görsel panolarla, animasyonlarla, metin, fotoğraf, gravür, interaktif film ve simülasyon teknikleri ile sergileniyor.
Hektor’un ayak bastığı topraklar
Troya, uluslararası anlamda önemli bir marka. Avrupa 'nın en prestijli müzecilik ödülü olan '2020 Avrupa Yılın Müzesi' adaylığı ve bu ödüle layık görülmesiyle Troya Müzesi'nin, hem ulusal hem de uluslararası anlamda ülke turizmine ivme kazandıracağı, olumlu katkı sunacağı muhakkak.
Eski Yunan'da, Truva Prensi Paris ve Sparta Kraliçesi Helen arasındaki aşkın sonucunda iki ülke arasında meydana gelen savaşın geçtiği bu topraklar böylesi bir müzeyi çoktan hakediyor. Truva kralı Priam ve Prens Hector’un şehrini korumak için her şeyi yaptıkları bu topraklar; efsanevi savaşçı Achilles’in (Aşil) ayak bastığı topraklar; yani başa dönersek insanlığın hafızasına önemli bir katkıdır bu müze…