Oya Kotan | 20.03.2020
Ülkemizde olmazsa olmaz olarak kabul gören kahvaltı, her şeyden önce dikkat dağınıklığını giderme ve zihin açıcı olmasıyla insan sağlığında önemli bir rol üstleniyor. Ki bilhassa gelişme çağında olan çocuklar için de okul öncesinde derslerine yoğunlaşmaları, dikkatlerini toplamanın en önemli unsurlarından biri olarak görülüyor. Toplumumuzda kahvaltı konusunda hemen hemen herkesin ortak bir kabulü olduğunu biliyoruz. Ancak son dönemlerde sağlıklı beslenme konusunda tüm bilinenleri ters düz eden bir yaklaşım gündeme oturdu. Bir anda bunca zamandır hemen hemen herkesin hemfikir olduğu “Kahvaltı, günün en önemli öğünüdür” tezinin dışında yeni bir söylem, tartışmanın odak noktasıydı… Toplumumuzda en önemli öğün olarak kabul gören ve bunca zamandır tüm sağlık otoritelerinin neredeyse uzlaştığı öğün olan kahvaltı, ne oldu da bir anda ‘zararlı’ kategorisinde ele alınmaya başlandı? Tartışmaları başlatan, yıllardır ABD’de yaşayan ve hem Amerikalılar nezdinde hem de Türkiye kamuoyunda sözüne itibar edilen ünlü cerrah doktor Mehmet Öz’dü. Öz’ün temel argümanı, kahvaltının bir PR çalışması olduğu yönünde. ABD'de mısır gevreği üreten bir firmanın 1958 yılında reklam kampanyasında kullandığı ‘Kahvaltı günün en önemli öğünüdür' sloganının, bugün toplumumuz nezdinde gayriihtiyari olarak kabul görmüş, hatta içselleştirilmiş hali.
Öz'ün savunduğu beslenme biçimi, ilk öğünü acıktıktan sonra yemek. Dolayısıyla Öz’e göre yapılacak en akıllıca şey, kahvaltıyı iptal etmek ve ilk öğünü gerçekten açken yemek… Öz, bilimsel bir dayanak üzerinden mi kahvaltı meselesini tartışmaya açtı, bilemiyoruz. Ama bu tartışmalara farklı üniversitelerde görev yapan akademisyenler ve beslenme uzmanları da dahil oldu.
Obezite ve kalp hastalıklarını artırıyor
Kahvaltının gereksiz olduğuna ilişkin tartışmalar başlamış olsa da; bunun bilimsel temellerde mi yapıldığı meselesine bakmak önemli. Henüz kapsamlı olarak yapılmış bilimsel çalışmalar yok bu alanda. Kahvaltı yapmanın olumsuz etkileri olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar henüz bulunmuyor. Ancak kahvaltı yapmamanın ne gibi sağlık riskleri oluşturduğuna yönelik çalışmalar mevcut. Yapılan çalışmalar kahvaltı yapmaktan çok, kahvaltı yapmamaktan kaynaklanan olumsuz sonuçlar oluşabildiğini gösteriyor. Kahvaltı yapmayanların gün içerisinde daha fazla acıktığı ve çok daha fazla sağlıksız abur cubur tükettiği yapılan önemli tespitler arasında. 2019 yılında kahvaltının etkilerini incelemek üzere yapılan araştırmalarda; sabah kahvaltısını atlayan kişilerde obezite riskini yüzde 50 ve kalp hastalığı riskini de yüzde 24 artırdığını gösteriyor. Çalışmalar, kahvaltının kan şekerindeki dalgalanmaları azalttığı ve kan şekerini düzenleyerek vücudun dengeli davranışını sağladığını gösteriyor. Kahvaltının vücudun güne daha zinde başlamasını sağladığı ve metabolizmanın hızlanması ve bağışıklığı güçlendirmesi noktasında etkili olduğu ifade ediliyor.
Beslenme uzmanları, kahvaltının kendisinden çok içeriğinin sağlıklı olmasında birleşiyor. ABD’de yapılan bol yumurtalı büyük omlet tabakları, şeker şurubuyla yapılmış pankekler ve mısır gevrekli kahvaltılardan ziyade doğru besin içerikleri ile desteklenen sabah kahvaltılarının vücut için faydalı olduğu görüşü hakim.
Kahvaltının belirleyeni açlık ve tokluk durumu
Uzmanlara göre kahvaltının gerekli olup olmamasından ziyade; esas düğüm noktasını kahvaltının ne zaman yapılacağı belirliyor. Ki bunda da metabolizmanın açlık süresi, günlük alınan enerji miktarı, uyuma süresi, vücudun stres düzeyi gibi birçok faktör etkili. Kahvaltı öğününün en kritik belirleyeni, kişinin açlık ve tokluk durumu. Sabah açlık hissedilmesine karşın kahvaltıyı atlamak vücutta bir takım olumsuz belirtileri de beraberinde getirir. Kahvaltı yapmayan insanlarda görülen huzursuzluk, sinirlilik, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü en yaygın olan rahatsızlıklar…
Sabah tokluk hissi yaşayan kişilerin zorunlu kahvaltı yapmaları, hiçbir yararı olmayacağı gibi vücuda gereğinden fazla kalori yüklemesi nedeniyle zararı da olacaktır. Vücudu aç bırakmak da istenmeyen bir durum ve olumsuz sonuçları beraberinde getirir. Vücut, aç kalması halinde ilk 8 saatte önce glikojen depolarını, ardından yağ deposunu tüketir. Bu, diyet yapanlar için iyi gibi görünür. Ancak uzun süre yaşanan açlık vücuttaki enerjiyi düşürür, bu da vücudu strese sokar. Stres; adrenalin ve kortizonu artırarak kişide sinirlilik ve el titremesi gibi tepkileri açığa çıkarır.
Tabi kahvaltının insan sağlığını riske atan bir takım besin içeriğine de dikkat etmek gerekiyor. Ki beyaz ekmek ve rafine şekerin insan sağlığını tehdit ettiği gerçeği uzun zamandır gündemimizde. Uzmanlara göre sabah acıkan insanların protein ağırlıklı bir kahvaltı yapmasının, iştah kontrolü ve tokluk hissi üzerinde olumlu etkileri olduğu yönünde. Sabah yapılacak kahvaltının çeşidi, vücudun gün içerisindeki yapısını da etkileyecektir.
Uzmanlara göre akşam yemeğini hafif yiyeceklerle geçiştiren ve sabah aç uyananlar için kahvaltı öğününün doğru beslenme seçeneği olacağı yönünde. Öz’ün de görüşlerine paralel olarak vücudun gıdaya ihtiyaç duyması, beslenmedeki temel prensibi oluşturuyor. Yani acıkmamış olmanıza karşın alışkanlıklardan dolayı yapacağınız bir kahvaltı ritüeli, vücudunuza yarardan çok zarar getirebilir.
Her ne kadar bilim dünyası kahvaltı konusunda ikiye bölünmüş gibi görünse de, ortaklaştıkları konular ağır basıyor. Öz'e göre en akıllıca şey kahvaltıyı geç yapmak ve ilk öğünü gerçekten açken yemek. Beslenme uzmanları da insanın kahvaltıya acıkmasıyla birlikte başlaması konusunda hemfikir. Kahvaltıdan bağımsız olarak; hafif akşam yemeği sonrasında, sabah aç olarak uyanan vücudun doğru besin içerikleriyle desteklenmesinin en ideal öğün olduğu fikri ağır basıyor. Buradaki temel kıstas, vücudun kahvaltıya ihtiyaç duyması… En ideal kahvaltı seçeneği olarak da uzmanların önerdiği; ekmek, simit, poğaça, börek gibi karbonhidrat ağırlıklı bir kahvaltı değil; belli ölçülerle sınırlandırılmış yumurta, bal, tereyağı, tahin pekmez, az yağlı peynir, zeytinyağlı yeşillik, alkali yeşil çay.
O halde sonuç olarak her koşulda ‘yaşasın kahvaltı!’ yerine, ‘yaşasın doğru besinlerle desteklenmiş zamanlı kahvaltı!’ diyerek bitirelim...