Erkmen’in yarım asırlık 'Beyazımtırak' sanat yansımaları

Zeynep Çalış | 2.01.2020

Uzun yıllardır sanat alanında yaptığı çalışmalarını özgün bir yaklaşımla sergileyen sanatçı Ayşe Erkmen, ‘Beyazımtırak’ adını verdiği yeni sergisiyle sanatseverlerin huzurunda. Daha önceden naylon, karbonfiber, cam fiber tüp, ip ve bakır malzemelerini kullanarak 'Mavimtırak’; su arıtma sistemi, borular, su pompaları, fonksiyonlarına göre renklendirilmiş su temizleme makineleriyle 'Plan B'; seramik mayın ile 'PFM-1 ve Diğerleri'; kumaş malzemesiyle '3DN'; denizaşırı kargo konteynırları, çelik kirişler, çelik ızgaralarla 'Suda' isimli çalışmalar gerçekleştiren sanatçı Ayşe Erkmen, İstanbul Dolapdere'de yeni açılan sanat galerisi Arter'de 'Beyazımtırak' adlı sergisiyle sanatseverlerle buluşuyor.  

Beyazımtırak eserler 

İstanbul Dolapdere'de Vehbi Koç Vakfı’nın hayata geçirdiği yeni sergi alanı Arter'in yer verdiği ilk sergilerden biri Beyazımtırak. Küratörlüğünü Emre Baykal’ın yaptığı sergi, uzun yıllardır çalışmalarını farklı ülkelerde edindiği tecrübelerin bir yansıması olarak ortaya koyan Ayşe Erkmen’in 1970’lerden bu yana gerçekleştirdiği sanatsal üretim içinden retrospektif bir anlayışla seçilenlerle birlikte, bu sergi için özel olarak tasarlayıp ürettiği yeni sanatsal çalışmalarını içeriyor.  

Ayşe Erkmen’in Türkiye’deki ilk kurumsal solo sergisi olma niteliği taşıyan Beyazımtırak, Erkmen’in ikisi Arter Koleksiyonu’ndan olmak üzere toplam 17 yapıtını kurumun yeni mekânıyla diyalog halinde yeniden hayata geçiren ve 50 yılı aşkın bir süredir kesintisiz şekilde sürdürülmüş bir sanatsal üretimine odaklanıyor. Adını sanatçının bu sergide de gösterilen aynı adlı işinden alıyor ve beyazı bir renkten ziyade; bir his, bir izlenim olarak benimseyen Beyazımtırak, var olanla olmayan, gerçekle hayal, şimdiyle geçmiş, orasıyla burası arasında salınan, mekâna özgü bir deneyim sunuyor.

Erkmen’in Beyazımtırak konsepti için hazırladığı eserler, sadece kendi duruşlarıyla değil, mekan içindeki yerleşmeleriyle de özgün bir çizgiyi içinde barındırıyor. Erkmen’in yapıtlarındaki temel niteliklerin, üretim süreci kapsamında tuttuğu düşünsel ve fiziksel jestlerin, kullandığı malzeme ve mecra çeşitliliğinin, özellikle de mekân ve zaman kavramlarını kendi işinin içine nasıl dahil ettiğinin izinden giden sergi, sanatçının çoğunlukla gösterildikleri yerlere sıkı sıkıya bağlı, dolayısıyla bire bir tekrarlanması mümkün olmayan yapıtlarını Arter’in yeni binasına uyarlayıp yeni bir ilişkiler ağı içinde sunuyor. 

Kurumsal mekânlar ya da kamusal alanlar için geliştirdiği projelerde, yapıtın sunacağı deneyime beklenmedik yön ve mesafeleri, mimari veya çevresel ölçekleri, uzaklık ve yakınlıkları, görünenleri ve görünmeyenleri ekleyen sanatçı, yapıtı ile yapıtının içinde yer aldığı mekân, durum ve zaman arasında son derece güçlü ve karşılıklı bir aidiyet duygusu kuruyor. 

Erkmen’in sanat yolculuğu

Türkiye'nin önde gelen sanatçılarından biri olarak tanınan ve görsel sanatlarda yarım asırlık bir yolculuk yaşayan Ayşe Erkmen, 1949 yılında İstanbul’da doğdu. 1970’li yıllarda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde eğitim alan sanatçı, İstanbul ve Berlin’de sürdürdüğü 70 yıllık yaşamında, yaşadığı coğrafyaların, gezip gördüğü yerlerin tarihsel geçmişinin izlerini eserlerine yansıtıyor. Çalışmalarındaki temayı, çoğu zaman içinden geçtiği sosyal ve fiziki ortamın bir eseri olarak ortaya koyan usta sanatçı, içinde bulunduğu var olan yapıyı kendi üslubuyla yeniden konumlandırarak seyircisini mekân üzerinde düşünmeye iten bir yaklaşım sergiler.

Mekanı eserlerinin bir parçası olarak bütünleyen sanatçının sergi alanı, kimi zaman bir park, kimi zaman bir nehir, kimi zaman bir meydan, kimi zaman da galeri, müze ve sergi salonudur. Mekan seçiminde sınır tanımayan bir yaklaşım içinde olan sanatçı, seçtiği fiziksel mekanları olduğu gibi değerlendirir ve belirli bir biçimsel dil oluşturma kaygısı da yoktur. Gündelik yaşamda karşılaştığımız mekânlara kendi yerleşimlerini yapar ve mekan içinde heykele dönüşecek nesneler üzerinde oynar. Kimi zaman nesnelerin ve ilişkilerin yerlerini değiştirir, kimi zaman onları ortadan kaldırır, kimi zamanda bozar ve alışılmamış alanlar oluşturur. Günün sonunda ulaşmak istediği, sergi izleyicisiyle görsel, sosyal ve psikolojik boyutlarıyla ele alınmış bir diyalogdur.

İstanbul’da başlayan ve 1993 yılında DAAD Uluslararası Sanatçı Programı ile Almanya’nın Berlin kentinde yaşamına devam eden Ayşe Erkmen, 1998-1999 yılları arasında Kassel Sanat Akademisi’nde, 2000-2007 yılları arasında da Frankfurt Städelschule’de öğretim görevlisi olarak çalıştı. 2010 yılından bu yana ise Münster Kunstakademie’de ders vermeye devam ediyor. 

Bugüne kadar aralarında İstanbul Bienalleri; 54. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu; Manifesta 1, Shanghai, Berlin, Gwangju, Sharjah, Limerick, Scape Bienalleri; Folkestone ve Echigo Tsumari Trienalleri gibi uluslararası çapta yapılan birçok bienal ve trienale de katılan sanatçı; ‘Kıpraşım Ripple’, ‘Yüzey ve Ötesi’, ‘Ad Infinitum’ gibi kişisel ve karma sergilerde de eserlerini sergiledi. Ayşe Erkmen,  2017’de ‘Skulptur Projekte Münster’de On Water’, 2016’da ‘Pond to Pool to Pond, Saidaji Temple, Nara’; ‘Uncertain States, Akademie der Künste, Berlin’; ‘ A Exhibition, SMAK, Gent’; ‘Strange Pilgrims, Austin Contemporary’; 2015’te ‘Imaginary Audience Scale, Auckland Art Space’; ‘Fingerspitzgefühl, Galerie Barbara Weiss, Berlin’; 2014’te ‘Une Histoire Art, Architecture, Design des Annees 1980 a nos Jours, Centre Pompidou, Paris’; 2013’te ‘Ayşe Erkmen: Intervals, Barbican Centre, Londra’; 2012’de ‘More than Sound, Bonniers Konsthall, Stockholm’ sergilerinde yer aldı. 

Son sergisi Beyazımtırak’ta sadece mekâna fiziksel olarak yerleşmiyor Erkmen’in eserleri; ses, ışık ve hareketle de tüm alana hâkim oluyor.  Sergi, geçmişten bugüne taşıyıp yeniden ürettiği işleri gibi, sergi için özel olarak tasarladığı yeni yapıtları da içinde bulundukları mekânı beklenmedik yönlerde katedip kuşatıyor, onu değiştiriyor, harekete geçiriyor, seslendiriyor ve hep birlikte içinde bulundukları yere dair bütünsel bir deneyim sunuyor. Dolayısıyla sergiyi gezerken gelecek seslere kulak vermeyi de ihmal etmeyin. 

İngiliz mimarlık ofisi Grimshaw Architects’in Vehbi Koç Vakfı için Dolapdere’de modern bir mimari üslupla ele aldığı yeni sanat galerisi Arter’in 13 Eylül’de yapılan açılışının hemen ardından Ayşe Erkmen de 'Beyazımtırak' eserleri ile bir şekilde yeni mekanı, yeni eserlerle onore etmiş oluyor. 

Erkmen’in Arter’in programında yer alan ve Türkiye’deki ilk kurumsal solo sergisi olma niteliği taşıyan özel çalışmalarından oluşan son sergisi ‘Beyazımtırak’, 8 Mart 2020’ye kadar Arter Galeri 2’de sanatseverlerin ziyaretine açık olacak. 

 

Kaynak:

http://www.artfulliving.com.tr/

https://www.oggusto.com

https://www.arter.org.tr 

https://dirimart.com/tr/artist/ayse-erkmen/

 

test