‘Silo sistemi bizim için velinimet...’

Nihat Çelik | 15.05.2019

"İnsan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiçeğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine..." 

Ne kadar doğru demiş büyük şair Edip Cansever... Hakikaten de benziyor insan zaman geçtikçe yaşadığı yere...  Özümsüyor soluduğu havayı, ait olduğu yerleri... Bu dizeleri aklıma düşüren bu ayki konuğumuz Orhan Usta oldu. 1980 doğumlu Orhan Yakar, çocuk yaşında başladığı inşaat işçiliğini babasından, amcalarından öğrenerek 22 yıldır sürdürüyor. 1997 yılında başladığı alçı ustalığını günümüze kadar getiren usta, onlarca büyük projede çalışmış, çalıştığı projelerde şimdi binlerce insan yaşıyor. Çocukluğunda babasının ve amcalarının gurbete giderek yaptığı sıva ustalığına özenen Orhan Usta; İzmir’i, İstanbul’u görmek için baba mesleğini seçmiş ve 17 yaşında ilk iş deneyimini İzmir Çeşme’de yaşamış. Daha sonra geldiği İstanbul, hayat şartlarının da etkisiyle ona öyle bir kendine bağlamış ki aradan 22 yıl geçmiş bir daha da bırakamamış. 

Çocuk yaşta işe başlamış...

Orhan Usta, 22 yıllık çalışma hayatının başlama hikayesini şu sözlerle özetliyor: “Babam ve amcalarım sekiz kardeşler. Babam ve amcalarım bu işi yapıyorlardı, o zaman ben Diyarbakır’da çalışıyordum. Babam ve amcalarım sürekli gurbette olurlardı, İzmir’de, İstanbul’da çalışmaya giderlerdi. Geldiklerinde para kazanmış oluyorlardı, bunun onlarda yarattığı bir güven ve gurur olurdu. Ben de çocuk olarak tabii ki onlara özenirdim. Sonrasında da 16-17 yaşımda onlarla birlikte çalışmak istedim. 17 yaşındaydım, bu işe başlamış oldum. O zaman İstanbul, İzmir’i görme arzusu da oluştu. Çocuk aklımızla buralara gitmek, buralarda çalışmak, buralarda yaşamak bir heves yarattı. Köyden Diyarbakır’a gelmiş, Diyarbakır’dan çıkıp daha büyük bir şehre gitme arzusu oluşunca da babam ve amcalarımla birlikte çalışma imkanı da olunca kendimi bu işin içinde buldum. Baba mesleğini sürdürme hevesiyle ilk fırsatta amcalarımla birlikte İzmir Çeşme’ye gittim. Daha sonra İstanbul’a geldim, suyunu içtik, havasını soluduk, o gün bugündür buralardayız.”

Onlarca üst düzey projeyi başarıyla tamamlamış.

Orhan Usta, bugüne kadar birçok üst düzey projede çalıştığını, çok güzel işler yaptığını söylüyor. İç Anadolu, Ege, Akdeniz, Marmara bölgelerinde farklı farklı inşaat firmalarında farklı projelerde çalışan Orhan Usta, ilk günden bugüne hep inşaatın ince işlerinde çalışmış. Saten alçı, boya, harçlı imalat işleri yapmış.

‘Beysa Yapı’ adında firması olsa da genel olarak işçilik yaptıklarını ifade eden Orhan Usta, “Günün şartlarına göre, talebe göre işler yapıyoruz. Günümüzde firma olarak iş yapmak da zorlaştı. Ekonomik gidişata göre, sektördeki daralma vs. firma olarak iş almak çok daha zor. Bizim de 80-90 kişilik bir ekibimiz var, bu ekibin çalışması gerekiyor. Bu insanların çalışması, evlerine ekmek götürmeleri gerekiyor. Dolayısıyla ağırlık olarak işçilik yaptığımız söylenebilir. Yılın 12 ayı çalışıyor olmak, sirkülasyonun devam etmesi ve bize bağlı arkadaşlarımıza iş üretmek önem kazanıyor. Bu da bizim büyük projelerde işçilik yapmamızın önünü açıyor. Bünyemizde bulunan ustaların boş durmaması, sürekli çalışması hem ekibin bir arada kalmasına, hem de sürekli çalışmanın verdiği bir öz güven de yaratıyor” diyor. 

Yaptığı işi severek ve önemseyerek yaptığını her vesilede vurgulayan Orhan Usta, “Bugüne kadar çalıştığım bütün projeler benim için çok önemli ve prestijli işler olmuştur. Hepsini önemsiyorum, her projeyi büyük küçük demeden aynı ciddiyet ve özenle çalıştım bugüne kadar.  Vadi İstanbul, Babacan Premium, Eroğlu Lounge 1, Lounge2, Baltaş’ta, Bursa’da Eroğlu İnşaat’ın Harmony projesi gibi birçok projede üretim yaptık. Kaba alçıdan başlayarak, boya badana yapıp çıkıyoruz. Sorumluluk alan bir anlayışla işimizi yapıyoruz, daire sahipleri taşındıktan sonra da çıkan sorunların takipçisi oluyoruz. Bunları giderip öyle projeden ayrılıyoruz” sözleriyle yaptıkları işin arkasında durduğunu da belirtiyor.  Alçı firmalarından herhangi bir eğitim almadığını, çırak-usta ilişkisi ile bu işi öğrendiğini ifade eden Orhan Usta, yılların verdiği deneyimle, kusursuz işler ortaya çıkardıklarını söylerken de haklı olarak gururlanıyor. 

‘Silo sistemi bambaşka’

Kullandıkları malzemeler ile ilgili sorularımıza geçtiğimizde gözlerinde bir parıltı belirliyor. Sözünü kesmiyorum, devam ediyor: “Ben silo sistemini kısaca ‘velinimet’ olarak görüyorum. Harika, muazzam bir sistem… Kim akıl ettiyse, kim bunu sektöre kazandırdıysa; gerçekten büyük bir iş başardığını söylemek istiyorum. Silo alçı sistemi gerçekten bambaşka bir olay! İndirme derdi yok, yağmur yağdı altı su aldı, naylon su geçirdi derdi yok! Gelen torbaları yukarı taşıma, tozu dumanı, ekstra iş gücü… say say bitmez birçok sıkıntıyı ortadan kaldıran bir sistem. Bu sistemi bizimle buluşturan Dalsan’a çok teşekkür etmek gerekiyor.  Yeni projelerde silo sistemi olmazsa olmazımız! Silo sistemi yoksa kabul etmiyoruz. Bu sistemle tanıştıktan sonra torbalıya dönmek mümkün değil! Elbette 5 daire için silo sistemi kurulmayabilir, ama onun dışında silo sistemi olmazsa çalışmak, geçmişte yaşadığımız eziyeti yeniden yaşamak olur ki bunu ne biz isteriz, ne de çalışan diğer arkadaşlarımız ister. Maddi manevi, büyük katkıları olan bir sistem… Sistemin avantajları saymakla bitmez inanın, en basit bir şey söylemek gerekirse; on günde yaptığımız işi 6-7 günde yapıyoruz. Ayda en az bir hafta avantaj sağlıyor. Bu bir haftayı ekonomik olarak değerlendirdiğinizde ciddi bir katkı… Ekstra çalıştırmanız gereken 3-4 elemanı da saymıyoruz.” 

‘Her zaman Dalsan’ı tavsiye ediyorum’

Çalışma hayatı süresince sektördeki birçok firmayı tanıdığını, her malzemeyi kullandığını hatırlatan Orhan Usta, “Her zaman her yerde de söylüyorum, Dalsan her zaman bir adım önde olmuştur. Kuzu Grup’un ‘Ataköy Seapearl’ projesi için de görüşmelerimiz olduğunda silo sistemini istedik. Onlarla yaptığımız görüşmede de, Dalsan’ı tavsiye ettim, silo sisteminin değerini, önemini anlattım. Her zaman her yerde tavsiye ediyorum, zaman zaman başka firmalar da tercih ediliyor elbette ama kişisel olarak özellikle her zaman Dalsan’ı tavsiye ediyorum. Çünkü yıllardır bu işin içindeyiz, artık bizler de işi kolaylaştıran, çalışanın işine odaklanmasını sağlayan sistem ve malzemeyi tercih ediyoruz. Şu anda İhlas’ın ‘Bizimevler Güzelce’ projesini yapıyoruz. 710 konutluk bir proje. Bu projede de işçiliğini yapıyoruz, başka bir taşeron bünyesinde.  Kuzu Grup’un ‘Ataköy Seapearl’ projesini biz yapıyoruz. Tercihimiz hep silo sistem oluyor…”

‘Dalsan ürünleri piyasanın en iyisi...’

Zaman zaman çalıştıkları projelerde alçıyı beğenmeyip değiştirdiklerini dile getiren Orhan Usta, “Bunun birçok örneğini yaşadık. Çünkü gelen ürünün hammaddesi ile ilgilik problemler oluyor, katkı maddesi ile ilgili sorunlar olabiliyor. 5 dakikada alçının donduğu oluyor. Bazen saatlerce donmadığı oluyor. İşin bir süresi var, o süre içerisinde gerçekleşmesi gereken olmazsa, iş aksar, ilerleme kaydetmek mümkün olmaz. Fakat, Dalsan’da böyle bir problem ile karşılaşmadık. Görüştüğümüz her projede söylüyoruz: ‘Ben bu malzemeden memnunum, bunu kullanmak istiyorum’ diyorum.
Projeden projeye değişse de yaklaşık 9 yıldır, Dalsan ürünlerini kullanıyoruz. Örneğin, satenini çok çok beğeniyorum. Piyasanın en iyisi diyebilirim. Alçısı keza öyle, beton astarı yine öyle... Yeşil COREX mesela piyasadaki en iyi ürünlerin başında geliyor…” sözleriyle de kullandığı Dalsan ürünlerini sıralıyor. 

‘Çalışanlar çok nazik ve çözüm odaklı’

Zaman zaman teknik problemlerin yaşandığını bunların da normal olduğunu dile getiren Yaşar Usta son sözlerini Dalsan çalışanlarına teşekkür ederek bitiriyor: “Dalsan’a buradan tekrar tekrar teşekkür etmek istiyorum; son derece nazik ve duyarlı bir şekilde problemi çözmek için gereğini yapıyorlar. Ulaşılabilir olmaları çok önemli, ustalarımız dahil herkeste ilgililerin telefonu var. Bildirildi mi o problem en geç bir saat içinde çözülür. Yaklaşımları, tavırları, üslupları gerçekten takdir edilecek kadar… ” 

 

test