‘İyi ürünü doğru uygulamada standart şart’

Nihat Çelik | 3.05.2019

Kurulduğu günden bu yana ince yapı üzerine birçok konut, rezidans, alışveriş merkezi, otel, eğitim, sağlık kurumu projesinde yer alan Meit Yapı, özellikle teknolojik endüstriyel yapı projelerinde ciddi bir deneyime sahip. Meit Yapı’nın başında bulunan Halim Erol, 1971 İstanbul doğumlu, evli ve 17 yaşında bir oğlu var. Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden mezun olmuş. Meit Yapı’yı 12 yıllık profesyonel çalışma hayatı sonrasında 2003 yılında kurmuş. Erol, 16 yılda çok büyük projelerde yer alarak büyük başarılara imza atmış.

Meit Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Halim Erol ile Meit Yapı’nın sektördeki gelişim hikayesini, uygulama alanındaki çalışmalarını, Dalsan ile olan uzun soluklu işbirliğini ve kuru duvar sistemine yönelik yaklaşımlarını konuştuk. Proje teklif sorumluları Mimar Dilan Ergun ve İnşaat Mühendisi Cemre Bayram da söyleşimize eşlik etti… 

Meit Yapı’nın arkasında 29 yıllık bir deneyim var… Bu hikaye nasıl başladı?

İlk firmamız, Meit Yapı Elemanları İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. ince yapı uygulamaları üzerine faaliyet göstermek üzere 2003’te kuruldu. Aynı yıl Henkel, Armstrong, Mardav ve Gerflor gibi önemli tedarikçilerle bayilik anlaşmaları yapılarak çalışmaya başladık. 2005 yılında ilk büyük kamu binası uygulama projemiz ‘İBB İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi’, Tepebaşı’nda başarı ile bitirildi. 2006 yılında özellikle kamu kurum ve kuruluşlarına müteahhitlik hizmeti vermek üzere Meit Mühendislik Proje Tasarım Taahhüt firması aramıza katıldı. 2008 yılında yoğun olarak kullandığımız alçı levha tedariği için Dalsan ile bayilik anlaşması imzalandı. 2008 yılında ilk 5 yıldızlı otel projemiz olan ‘Swiss Otel Grand Efes’i tamamladık. Yine aynı yıl ilk AVM ve çok katlı konut projemiz olan ‘Palladium AVM & Residence’ı teslim ettik. Nisan 2013’te şirketin kurumsal yapılaşmasının sonucu tek bir çatı altında birleştirerek ticari hayatına Meit Yapı A.Ş. olarak devam etme kararı alındı. 2016 yılında devam eden ince yapı taahhüt işleri yanı sıra kentsel dönüşüm ile ilgili proje geliştirmeye karar verildi. Ve ilk anahtar teslim konut projesi olan Kadıköy Suadiye Bağdat Caddesi’ndeki Yonca Apartmanı başarı ile tamamlanarak daire sahiplerine teslim edildi.

Ağırlıklı olarak yaptığınız faaliyetler hakkında bilgi verir misiniz? 

Ağırlıkta alçı levha kuru duvar sistemleri, tavan sistemleri ve zemin sistemleri bizim faaliyet alanlarımızı oluşturan unsurlardır. İnce yapıda bir mekanın içine girdiğiniz zaman olabilecek her türlü imalatı yapıyoruz. Sadece mermer, taş ve paslanmaz işler bünyemizde bulunmuyor. Onun dışında PVC/Linoleum zemin kaplamaları, lamine parke, karo/rulo halılar, yükseltilmiş döşeme, tesviye şaplar ve yapı kimyasalları, epoksi zemin kaplamaları gibi her nevi zemin sistemleri; duvar sistemleri, gaz beton duvar sistemleri; mesh asma tavanlar, baffle asma tavanlar, ahşap asma tavanlar, modüller taşyünü asma tavanlar, modüler metal asma tavanlar, monolitik alçı levha asma tavanlar gibi asma tavan sistemleri var. Tabii yapımız itibariyle her zaman nitelikli projelerin peşinde olduk. Bugüne kadar 200’e yakın proje gerçekleştirdik. Bunların büyük bir kısmı çok nitelikli işler. 

Yaptığınız işlerin çoğunluğunu uygulama oluşturuyor sanırım…

Bizim işimizin yüzde 90’ı uygulama, yüzde 10’u bayiliğini yaptığımız ürün satışları oluşturuyor. Bu satışlar da sadece toptan yapılmaktadır. Dolayısıyla uygulama ağırlıklı faaliyet gösteren bir firmayız. Bizde herkes ‘beyaz yakalı’dır. Her çalışanımız üniversite mezunudur; mühendis ya da mimardır. Diğer firmalardan bu yönüyle farklıyız. Bize ‘ince yapı taahhüt firması’ denilebilir. Dolayısıyla biz hiçbir zaman piyasada var olan ‘taşeron’ manasında bir firma olmadık. Çalıştığımız her firma da bizim bu yönümüzü bilir. Mühendislik ve mimarlık bilgimizle piyasadaki diğer firmalarla kıyaslanmamız mümkün değil. Fiyat olarak da anlayış olarak da konumlandırmamız farklıdır, sektör bizi bu şekilde tanıyor.   

Projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Dilan Ergun: Deneyim ve ihtisas konumuzu kapsayan inşaat türleri; çok katlı yapılar, alışveriş merkezleri, ticaret merkezleri, lüks konutlar, oteller, eğitim kurumları, sanayi tesisleri, bankacılık ve finans sektörüne ait binalar, her türlü zincir mağaza olarak sıralanıyor. Bugüne kadar konut projelerinde çokça yer aldık ama son 4-5 senedir konut projelerini pek tercih etmiyoruz. Endüstriyel tesis projelerinde daha çok yer almaya başladık. Bu yönde gelen talep çok, biraz da bunun etkisi ile böyle bir yönelim içine girdik. Bu yöndeki çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Öte yandan birçok yüksek (çok katlı) bina projesinde yer aldık. Yüksek yapılar bilgi ve özel bir çalışma disiplini gerektirir. Çalışma şartları normal yapılara göre çok farklıdır. Bunu iyi organize edemeyen ince yapı firmaları çok zorlanır. Hatta projeyi tamamlayamayıp iflas edenler bile oldu. Bunları gördük. 

Yer aldığınız projelerden örnek verecek olursak neler söylersiniz?

Cemre Bayram: Akasya AVM, Swissotel Grand Efes, Palladium AVM, Palladium Residence, Conrad İstanbul, Büyükhanlı Barbaros Residence, Haliç Kongre Merkezi, Büyükhanlı Akatlar Sitesi, Marmara Forum AVM, Nida Kule, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce ve Küçükyalı Yerleşkeleri, Namık Kemal Üniversitesi Rektörlük Binası, Hyundai MOBIS, Schneider Electric Çayırova Fabrika Binası, Abdi İbrahim Lojistik Merkezi, THY Ek Simülatör Binası, Denso Türkiye, BÜ New Hall Binası, Koç Üniversitesi Taş Mektep Binası, BÜ Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Merkez Binası, Sultanbeyli Belediyesi ve Kültür Merkezi, Mercedes-Benz Türk A.Ş. Hoşdere Otobüs Fabrikası Bina 8, İTÜ Mustafa İnan Kütüphanesi, Özel Ekrem Elginkan Lisesi, İBB Proje Tanıtım ve İletişim Çadırı, Bauhaus Marmara Forum AVM, Eltes 3M Migros Çekmeköy, Electro World Viaport Kurtköy, ilk söyleyeceklerim arasındadır. Ayrıca Gebze’deki Turkcell Veri Merkezi GEM3 projesinde sadece ince yapıda değil, ağır çelik, ileri kaba, izolasyon v.b. tüm inşaat işlerini üstlendik.

Şimdiye kadar yaptığınız önemli projeler olduğunu görüyoruz… Bunların içinden en çok keyif alarak yaptığınız proje hangisiydi?

Akasya AVM projesinde direkt işveren ile çalıştık. Saf GYO, ne istediğini bilen ve kaliteyi öne koyan bir firmaydı. Dolayısıyla çok keyifli bir iş oldu. Mühendislik, mimarlık yaptığımızı bize hissettiren bir çalışma oldu. Aynı zamanda İzmir Swissotel, Tahincioğlu ile çalıştık çok keyif aldık. Yine aynı şekilde Turkcell Veri Merkezi önemli bir projeydi. Üst seviyede bir iş ortaya çıktı. Turkcell Veri Merkezi’nde sismik tavanlar yaptık, depreme dayanıklı. Çünkü orada Türkiye’nin en değerli verileri korunuyor. Hangi proje olursa olsun, mühendislik, mimarlık hizmeti öne çıktığı zaman çok keyifli işleri ortaya çıkarmak bizi de motive ediyor. Fiyat endeksli, yap geç işlerin hiç birinde keyif almamız mümkün değil. 

İsterseniz sektörün önemli unsurlarından olan ve sizlerin de işini oldukça kolaylaştıran alçı ve alçı levha sistemlerine gelelim. Kuru duvar sistemleri alanındaki gelişimi nasıl buluyorsunuz? 

Çok olumlu görüyorum. Bunun sebebi de şu, biz çok geç tanıştık alçı levhayla, Türkiye’de alçı işi eski ama alçı levha işi çok da eski değil. Biz tuğla, kiremit vs. kullandık yıllarca. Kuru duvar sistemleri olarak tanımlanan bu alçı levhaların en büyük avantajı hafif olması. Biz deprem ülkesiyiz, bunların çok önceden kullanılması gerekiyordu belki. Ama Türkiye’ye geç geldi bu iş. Alçı levhalar orijinal profilleriyle beraber kullanılırsa, ki biz hep böyle kullanan bir firmayız, çok büyük avantajlar sağlıyor. Bence en önemlisi de deprem esnasında göstermiş olduğu esneklik. Hafif olması, binaya yük bindirmemesi önemli özellikler. Kısaca binayı yormuyor. Yangında göstermiş olduğu dayanırlık keza öyle… Bu hususlar çok önemli. Dolayısıyla doğru kullanılırsa çok büyük avantajlar sağlıyor. Bir diğer önemli husus da ara bölmeleri alçı levhayla yaptığınız zaman 10 ayda yapacağınız işi 4-5 ayda yapıyorsunuz. Çok ciddi bir tasarruf! 

Dalsan ile yolunuz nasıl kesişti? Biraz bahseder misiniz?

Dalsan’ın tali bayisiydik. Palladium AVM’yi yaparken bayisi olduk Dalsan’ın. Yanlış hatırlamıyorsam 2008 yılıydı. O zaman pazarda bu kadar etkin durumda değildi. Biraz tutucu bir yapım var çalıştığım firmalardan kolay kolay vazgeçmem. Rakip firma daha iyi teklifler de sunsa, çalıştığım firma ile yoluma devam ettim bugüne kadar. Dalsan, son yıllarda ürün çeşitliliği, kalite, Ar-ge alanında çok önemli mesafeler kat etti. Bizler de bayileri olarak bunu keyifle takip ettik ve bugün de bayisi olmaktan oldukça memnunuz. Örneğin COREX markası o kadar piyasaya iyi lanse edildi ki piyasadaki diğer rakiplere fark attı. Alçı levhaya ‘COREX’ denilmeye başlandı. Çok iyi bir reklam ve tanıtım planlamasıyla sektöre damgasını vurdu diyebilirim.

Alçı bazlı ürünlerin yangın dayanımı, akustik, kullanım kolaylığı gibi performanslarına ait özelliklerini kullanıcılarla paylaşıyor musunuz?

Dalsan, piyasadaki rakiplerinin çok önüne geçti. Araştırma geliştirme konularına ağırlık veren, bu alanda önemli yatırımlar yapan bir firma. Dalsan ismi piyasada çok ciddi bir güven oluşturuyor. ‘Dalsan bayisiyim’ dediğim zaman bir kıymeti var. Bu önemli. Ancak maalesef müşteri geliştirilen ürünleri tercih etme noktasında o bilince ulaşabilmiş değil. Piyasanın biraz buna hazırlanması gerekiyor. Yeni geliştiren ürünlerin daha çok mimar, mühendis vs ile paylaşılması ve anlatılması önemli. Örneğin hatırlarsanız HSBC binası bombalanmıştı. Binanın hasar tespit ekibinde bilirkişiydim. Gittik baktık bütün tavanlar vs. hepsi çökmüş. Ee çöker tabii! Ne bir yangın sınıfına dikkat edilmiş, ne diğer hususlara. Şimdi öyle ürünleri var ki Dalsan’ın, 120 dakika yangından koruyor seni. 120 dakikada 50 kere yangın mahallini terk edersin. 40 katlı binayı 2 saatte boşaltırsın çok rahat… Bunlar çok önemli olsa da maalesef ülkemizde başa gelmeden, dikkat edilen, önceden tedbir alınan şeyler değil. Bu bakış açısının, anlayışın değişmesi gerekiyor. Bunu da hep beraber gerçekleştireceğiz. Japonya’da 8 şiddetinde deprem oluyor, insanlar yerlerinde duruyor. Çünkü sisteme güvenleri var, yapıya güvenleri var. Bizde 5 şiddetinde deprem olduğunda insanlar camdan atlıyor, biliyor ki bina çökecek. Güvenmiyor…

Bir proje için kullandığınız ortalama alçı miktarı nedir? Veya yıllık olarak alçı kullanım oranınız nedir?

Proje bazlı firma olduğumuz için bazı yıllar çok ciddi rakamlara ulaştığımız oldu. Bazen de geride kaldık. Projenin muhtevasıyla da alakalı… Ama çok önemli metrajlı projelerimiz, işlerimiz oldu tabii. 

Sıklıkla projelerinizde kullandığınız alçı levha duvar tipleri neler?

COREX iç mekan duvar malzemelerinin tamamını kullanıyoruz. COREX kuru duvar sistemlerini kullanırken kendi orijinal profillerini ve diğer ürünlerini kullanıyoruz. Müşterilerimize de bunu tavsiye ediyoruz, bu yönde ikna etmeye çalışıyoruz. Mümkün olduğunca da bu şekilde yönlendiriyoruz. 

Uygulamaya yönelik karşılaştığınız sıkıntılar oluyor mu, nasıl çözüyorsunuz? 

Dalsan’dan yeteri kadar destek aldığımızı söyleyebilirim. Proje bazında da, uygulamada da her zaman tedarikçi firma olarak gücümüze güç kattığını belirtmek isterim. Hatta bazen Dalsan’ın bize eşlik ettiği görüşmeler de oluyor. Tabii bunu güvendiği bayileriyle yapıyor, bunlardan biri de biziz. Dalsan ürünleriyle ilgili bir sıkıntı yok, çalıştırdığımız işçiler kaliteli olunca işi bilen kişiler olunca, minimum problemle karşılaşıyoruz. 

Dalsan’dan beklentileriniz var mı?

Bayilikler verilirken kriterlerinin olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü iki vida sık, bitti olacak bir iş değil bu. Ama maalesef sektörde o kadar iş bilmeyenler çok ki. Dalsan ne kadar iyi ürün yaparsa yapsın, bunun doğru uygulanması da önemli. Bunun altını çizmek gerekiyor. İyi bir ürünü; işi bilen, sistemi bilen, bilgisi olan doğru uygular. Yoksa çok iyi bir malzeme elinizde başka bir şeye de dönüşebilir. Uygulamada bu işin de ‘A’ kalitesi, ‘B’ kalitesi olsun. Ben firmama çok güveniyorum, Dalsan’a da çok güveniyorum. Bunu örtüştürdüğümüz zaman çok iyi işler ortaya çıkıyor. Bir standart olması gerektiğini tekrar tekrar vurgulamak isterim. 

İnşaat sektörünün gidişatını nasıl buluyorsunuz? Sektörün geleceğine ilişkin öngörünüzü alabilir miyiz? 

Bu ekonomik krizi kolay atlatabileceğimizi ve kısa süreceğini düşünmüyorum. Konut sektörünün daha da daralacağı kanaatindeyim. Mevcut konut stoğunun erimesi uzun süreceğe benziyor. En az 3-5 yıl bu durumun düzelebileceğini düşünmüyorum. Ama daha önce de belirttiğim üzere hepimiz bu krizle yüzleşmeliyiz. Herkes anlamalı ki 1+1, 2+1 daire 1 milyon lira olmaz. Arsa maliyetleri kesinlikle düşmeli. Endüstriyel tesis yatırımları kısmen devam edecektir. Bir de yatırımların bundan sonra İstanbul dışında, diğer şehir merkezlerinde ağırlık kazanacağını düşünüyorum. 

Dolayısıyla herkesin hesabını iyi yapması gerektiğini söylüyorsunuz…

Bir kere iş sayısı ve proje sayısı bundan sonra azalacak. Türkiye uzun süre inşaatla beslendi, pompalandı ve büyütüldü. Herkesin hesabını iyi yapması, ayağını yorganına göre uzatması gerektiğini belirtmiş olayım. Herkes şapkasını önüne koyacak, öz sermayesine geri dönecek, bankalarla kredilerle çalışmak pek mümkün olmayacak, zaten çok bir karlılık yok. Ayağını yorganına göre uzatabilen, ayakta kalacak. Çok büyük, küçük firma diye düşünmemek lazım. Ben firmamı çok büyük bir firma olarak görüyorum. Çünkü kimseye beş kuruş borcum yok! Öz sermayeli firmayım... Dolayısıyla kamuoyunda çok büyük olarak bilinen X firmasından, daha büyük bir firmayım çünkü borcum yok! X firması çok büyük ama çok borcu var!

 

test