Mahir turan | 11.03.2019
Dalsan, daha pratik, daha çevreci ve çalışan sağlığını önemseyen silolu ürün sevkiyatı ile inşaat sektörüne yeni bir hizmet anlayışı getirdi. Silo ile yapılan ürün sevkiyatları projelere daha pratik uygulamalar yapma olanağı sunuyor. Silolu sistem sayesinde şantiyelerin ürün yükleme, indirme, depolama, çalışan gücüyle taşınma, makineye boşaltma, karıştırma ve bütün bu işlemler sonucunda ortaya çıkan torba atıklarının yok edilmesi gibi sorunlar da hem işgücünden hem de maliyetten tasarruf sağlayan ve bu yönüyle çevreci olan güvenli bir hizmet sunuluyor. Bu hizmeti 38 bin 762 metrekarelik arsa üzerine kurulu Aydos Land projesine taşıyan MS Mega İnşaat, silo sisteminden oldukça memnun... Zemin+9 katlı 10 bloktan oluşan projede, 600 konut ve 34 ticari ünite yer alıyor. Silo sistemini tercih eden MS Mega İnşaat’ın sıva işlerinin başındaki isimle görüşmek üzere kapılarını çaldığımızda Hüseyin Ateş ile bir araya geldik. Ateş, sektörde çeyrek asrı geride bırakmış, çekirdekten yetişen bir usta. Sıva ustalığına çırak olarak başlamış. İki üç yıl işi öğrenme süreci olarak geçirmiş. Tabiri caizse alçının bayağı bir tuzunu yutmuş. Ağabeylerinin yanında bu işe başlamış, onların yanında yetişmiş; şimdi de MS Mega bünyesinde sıva işlerini yürütüyor. Hüseyin Usta, birçok firmanın eğitim faaliyetlerine katılarak çeşitli sertifikalar almış ve sıva işini günün koşullarına ve tekniklerine uygun bir şekilde deneyimleyerek kendini geliştirmiş. “Bu eğitimlerde alçı mukavemeti, çeşitli karışım teknikleri, ölçüm hesaplamaları, uygulama teknikleri vs eğitimlerine katıldım” sözleriyle işinin ehli olarak bu güne kadar birçok projede taşeron olarak da inşaat firmalarına hizmet verdiği bilgisini paylaşıyor.
‘Başta silo sistemini kabul etmek istemedik’
Hastane, toplu konut, TOKİ projelerinde inşaatın ince işlerinde çalışan Ateş ile inşaat sektörüne yenilik getiren Dalsan silo sistemini görüşmek, çalışmaları hakkında bilgi almak için söze başladığımızda silo sistemiyle olan ‘enteresan’ tanışma hikayesini anlatmakla başlıyor söze: “Açıkçası ana firmanın kararı doğrultusunda bu uygulama seçildi. Silo sistemi ile ilgili enteresan bir şey oldu, biz bu sistemi burada tanıdık. Başta çok karşı çıktım. Biz bildiğimiz sistemle gitmek istedik, onlar da ısrarla bu sistemin tercih edilmesini istediler. Memnun kalınmadığı takdirde bir hafta içinde geri götürebileceklerini söylediler. O şekilde kabul ettik. Bir hafta sonunda gerçekten çok faydasını gördük ve değişimin ne kadar önemli bir şey olduğunu görmüş olduk. Artık iş görüşmelerinde silo sistemini şart koşmaya başladık, silo olmazsa kabul etmediğimizi söylüyoruz. Gerçekten işi çok kolaylaştıran bir sistem, alçıyı katlara taşıma sorunu yok, maliyet olarak kârlı, iş kazası riskini minimize ediyor. En önemlisi de taşıma esnasında olası kazaların önüne geçilmiş oluyor. Bence en önemli yanı da bu. Kısacası çok yönden artıları olduğunu söyleyebilirim. Her gün 4-5 elemanla katlara taşıyacağınız malzemeden tasarruf etmiş oluyorsunuz. Sorunsuz bir şekilde 120 metreye kadar hortumla katlara taşıyabiliyorsunuz. Örneğin dört makine ile çalıştığınızda makine başı 4 eleman çalıştırmanız gerekiyor. 4 silo kurulan bir projede 16 elemanın iş yükünü ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Bu da maliyetin günde yaklaşık 2500 lira düşmesi demek. Dört makine bazında baktığınız zaman, bu maliyetleri ayda yaklaşık 75 bin lira düşürmek demek oluyor. Klasik sistemle de günde 30 ton tüketim gerçekleştirilebilir, fakat 16 ekstra çalışana ihtiyaç duyuyorsunuz. Söylediğimiz gibi en önemlisi de olası iş kazası riskini azaltması, parayla ölçülemeyecek önemde.”
‘Gecikmelere sebep olan eski sistem ortadan kalktı’
“Silo sisteminin getirdiği avantajlara eklemek istediğiniz bir şey var mı?” dediğimizde ise Ateş şunları söylüyor: “Firmaya karşı bir mahçubiyetimiz olmadı. Ön görülen çalışmanın hep üzerine çıkarak, yaptığımız işi zaman olarak önde götürüyoruz. Bu da çok önemli bir husus... Yani geride kalmadan hep önde gidiyorsunuz, bu önemli bir referans aynı zamanda. Eski sistem olsaydı, bugün bu kadar rahat bunu söyleyemeyebilirdik.”
‘Sağlık açısından da çok önemli bir sistem’
MS Mega Aydos Land projesinin tüm alçı işlerini yaklaşık 60 kişilik bir ekiple gerçekleştirdiklerini ifade eden Hüseyin Usta, tamamen Dalsan alçısını kullandıklarını söylüyor. Projede 4 tane silo kurulduğunu ve bu silolar aracılığıyla günde yaklaşık 30 ton alçı sıva uygulaması gerçekleştirdiklerini belirten Ateş, projede yaklaşık 200 bin metrekare alana sıva uygulanmış olacağının altını çiziyor. Dalsan’ın servis hizmetiyle ilgili sorun yaşayıp yaşamadıkları yönündeki sorumuza, “Dalsan ile ilgili bugüne kadar herhangi bir sorun olmadı, ufak tefek sorunlar olduğunda da anında müdahale edilerek iş kaybının, aksamaların önüne geçiliyor. Çağırdığımız an yanımızda oluyorlar, bu çok önemli bir hizmet” diyerek sorunsuz çalıştıklarının altını çiziyor ve devam ediyor; “Böyle büyük bir projede ilk defa bu sistemi kullanıyoruz. Dalsan Alçı’nın bir sertifikası var (Greenguard) ismini bilmiyorum. Sağlık açısından çok faydalı gerçekten. Uygulamayı yapan usta arkadaşlarla da görüştüm çok memnunlar. Toz yutma, göze kaçma gibi konularda bir rahatlık veriyor. Diğer alçılarda yaşanan bu tür sorunları Dalsan alçıda yaşamıyoruz. Sağlık açısından zararlı olabilecek unsurlar ortadan kaldırılmış, bu önemli bir artı. Bu sertifikanın sağlık açısından önemli olduğunu da eklemek gerekiyor. Uygulama esnasında da herhangi bir sorun yaşamıyoruz, piyasada bulunan en iyi birkaç markadan biri Dalsan’ın alçısı.”
Üç sorun, üç öneri
Hüseyin Ateş’in bir de önerileri var. Şayet bu öneriler hayata geçerse sistemin daha da verimli olabileceğinin altını çiziyor: “Dalsan’dan bağımsız bizim makinelerde sıkıntılar yaşanıyor. Şöyle elektrik kesildiğinde hortumlarda tıkanma oluyor. O uğraştırıyor… Bu, Dalsan’ı ilgilendiren bir sorun mu onu bilmiyorum ama, hortumların tıkanmasının önüne geçecek bir sistemin de olması gerektiğini düşünüyorum. Belki jeneratör bir çözüm olabilir. Silolarda yüzde 30’dan sonra malzemenin ne kadar kaldığını kestiremiyoruz. Buna bir çözüm bulunabilir. Kazanları taş ile kontrol edebiliyoruz ne kadar malzeme kaldığını öngörmek için. Makinenin üzerinde bir ekran olsa makinenin içine bakma durumu da bir başka çözüm olarak aklıma geliyor. Tahliye esnasında bu ekran olası problemleri ortadan kaldıracaktır. O ekran sayesinde kalan alçının tahliyesi daha mümkün olacaktır. Teknik destek konusunda sorun yok, Dalsan’dan her zaman destek alıyoruz.”
“Son sözünüz nedir Hüseyin Usta?” dediğimizde ise üç hususun altını tekrar çizerek bunu Dalsan yetkililerine de aktardığını ifade ediyor ve bitiriyor: “Hortum tıkanma sorunu, makinede kalan alçıyı görebilme ekranı ve üçüncü husus da makinelerin üstüne takılan kapaklarda ekran olursa işimiz çok kolaylaşacak.”