Oya Kotan | 11.03.2019
Geçtiğimiz mayıs ayında Ankara’da açılan Altı+Bir, benzerlerinden ayrılan bir sanat evi. İçinde atölye çalışmalarının da, ortaya çıkan ürünlerin de sergi alan bulunuyor. İnsanlarına kapılarını sadece ziyaretçi olarak değil aynı zamanda gönüllü olarak açıyor. Altı+Bir’in kurucusu Mehmet Kaşif Battal, projenin mimarlarından. Güzel bir alan yaratıp, insanların hem keyif alacağı, hem de çalışmalarını yapacağı ve sergileme imkanı bulabileceği Altı+Bir adlı projeye imza atmış. Projeyi değere dönüştüren ekip ise 6 gönüllüden oluşuyor. Her biri kendi formasyonları ölçüsünde projeye dahil olmuş ve anlamlı bir değer oluşmuş. Ankara’da içinde fotoğraf, el sanatları, cam, yemek, müzik gibi farklı sanat dallarına dokunan sıra dışı bir projeye imza atan bu gönüllüler, açtıkları sergi ve atölye mekanıyla elitist görünen sanat mekanlarını da inceden eleştiriyor. Gönüllü sanatçılar, bu projeyi kendini günlük koşuşturmacaya kaptırmış, içinde sanat olan fakat bunu yaşayamayanların hayatı yavaşlatıp, nefes alabilecekleri bir alan olarak tarif ediyorlar. Herkesin yeteneğine göre, uzmanlık geliştirdiği alana göre katkı koyduğu bir atölye ve sergi alanı…
Ankara’nın Kavaklıdere semtinde açılan Altı+Bir, ilk açılışını İnstagram arkadaşlığının getirdiği uluslararası nitelikli bir fotoğraf sergisine ve sanatçı Müge Kaya’nın ‘Yaprağa Nakış ve Resim Sanatı Sergisi’ne ev sahipliği ile yaptı. Hem proje detaylarını, hem de mekanın açılışıyla birlikte gelen tepkileri konuşmak üzere Altı+Bir gönüllülerinden Ahmet, Deniz ve Gül ile biraraya geldik…
Ahmet, endüstri mühendisi. Siyaset bilimi alanında master ve doktora çalışması yapmış. Dört yıldır fotoğraf sanatı ile ilgileniyor. Daha çok siyah-beyaz gece fotoğrafı, portre ve seyahat fotoğrafları çekiyor. Altı+Bir’de fotoğrafla ilgili etkinliklerde, bir takım seminerlerin oluşturulmasında, genel kurgusunda ve koordinasyonunda görev üstleniyor.
Projenin bir diğer gönüllüsü Deniz, kamu yönetimi mezunu. Kent ve çevre üzerine yüksek lisans yapmış. El sanatları boyama ve resimle ilgileniyor. Eskiz dersi almış ve taş boyama yapıyor. Altı+Bir’de bu tip el sanatları atölyelerine destek olmayı hedefliyor.
Ekonomi mezunu olan Gül ise, Altı+Bir gönüllülerinden. Cam alanında bir yıl eğitim almış. Bu alanda daha gidecek çok yolu olduğunu düşünse de mekanda yapacağı tadımlık atölye çalışmalarıyla hem öğrenmeyi hem de öğrendiklerini paylaşmayı hedefliyor. İlerleyen dönemlerde atölye çalışması yapabilecek başka gönüllülerle iletişime geçerek, Ankaralılar’ın keyif alacağı organizasyonlara katkı sunacağından söz ediyor.
Altı+Bir fikrinin doğuşu
Altı+Bir fikri, bir şekilde kendini bir alanda geliştiren ve bunu sanat alanında paylaşacak insanların buluştuğu bir proje. Ahmet, Altı+Bir fikrini, “6 gönüllü ve bize katılacak 1 kaşiften oluşacağı gibi, 6 kaşif ve bize bir şeyler öğretecek +1 kişi” şeklinde özetliyor. Herkesin yeteneğine göre, uzmanlık geliştirdiği alana göre katkı koyduğu bir atölye ve sergi alanı. Herkesin ilgi duyduğu alanlar olduğunu ve Altı+Bir’in farklı ilgi alanlarının olanlara fırsat sunarak değere dönüştürme imkanı verdiğini söylüyor: “Hepimizin farklı ilgi alanları var. Bu ilgi alanlarını bir yerlerde duyuruyoruz, ama daha fazla nelere dönüştürebiliriz ona bakıyoruz. Mesela benim fotoğraf çevrem var, bunun üzerinden bir şeyler yapmaya gayret ediyorum. Veya Deniz, el sanatlarına ilişkin farklı yerlerde eğitmenlik pozisyonu edinmeye başladı. Umut, uzun süredir radyoculuk yapıyor. Yücel, yurtdışında aşçılık eğitimi aldı. Hepimiz farklı farklı işler yapmak istiyoruz. Muhtemelen bizim gibi farklı alanlarda kendini geliştirmiş, ama kendini geliştirdiği alanları aktaracağı yer bulamayan başka insanlar da var.”
Sanat fikri olan herkese açık
Ahmet, çok fazla atölye çalışması yapan, seminerler veren veya sergiler yapan mekanlar olsa da bu tür yerlerin fikri olan herkese kapısını açmadığını belirtirken; Deniz, “Aslında biz bu tür insanlara da bir alan açmak istedik. Altı+Bir'i Mehmet Bey ile farklı odalar ve farklı etkinliklerin olabileceği bir yer olarak tasarladık” diyor.
Deniz, Altı+Bir’in hayalini uzun süredir kurduklarını, ancak hayata geçmesinin iki ay gibi kısa bir süre zarfında gerçekleştiğini anlatıyor: “Biz yıllardır konuşuyoruz aramızda bir şeyler yapalım diye. Küçük dükkanlar bakıyoruz, atölyeler bakıyoruz, mekanlar bakıyoruz. Güneş Sokak sevdiğimiz ve vakit geçirdiğimiz bir sokak. Binayı ise ayrıca seviyoruz. Mimarisi çok güzel. Eski bir bina. Buradan her geçişimizde bina ilgimizi çekiyordu. Böyle bir binayı kendi projemiz için hayal ederken, binanın kiralık olduğunu öğrendik ve hemen kiralamaya karar verdik. Bir hafta içinde burayı kiraladık. Fotoğraf, resim, heykel gibi büyük sergilerin yapılabileceği salon, hem büyüklük hem de ışık olarak çok uygun geldi bize. Bunun dışında üç odamız daha var. Bir odamız, yemek kulübü gibi faaliyet gösterecek; özel yemekler, yemek atölyeleri orada yapılacak. Diğer iki odamızda el sanatları gibi atölye çalışmaları yürütülecek. Bunun dışında sergi salonlarımızın düzenini, söyleşi ve seminerlere göre hazırladık.”
Mekanın ruhuna uygun sergiler ve atölyeler
Altı+Bir’in sergi ve atölye türü konusunda herhangi bir sınırlandırması yok. Ahmet, kendilerine bira yapımı konusunda bir atölye çalışması önerisinin dahi geldiğini anlatıyor. Gül, mekanın ruhuna aykırı olmadığı sürece, atölye veya söyleşi yapmak isteyen her türlü sanatçıyla iletişime açık olduklarını belirtirken, yaklaşımlarını “Mekanı dolu dolu kullanmak istiyoruz. Birbirinden bağımsız odalar olduğu için, birbirlerini rahatsız etmeden, paralel birçok etkinlik yürütülebilir. İhtiyacı olan gruplara da her zaman iletişime açığız” şeklinde özetliyor.
İnsanların Altı+Bir’i sahiplenmelerini ve kendilerini buraya ait hissetmelerini ve mekana karşı bir sıcaklık duymalarını arzuladıklarını söylüyor Gül ve “Başta hayal ettiğimiz etkinlikler türünde bir mekan olduğu için kendi adıma çok mutluyum. Ama daha yolun çok başında olduğumuzu da biliyoruz” diyor.
7’den 70’e açık bir mekan
Mekanın kullanıcıları, belli bir yaş grubuyla veya belli bir gelir ve entelektüel seviyeyle sınırlandırılmış değil. Ahmet, “Bizim gibi ilgi alanları olan insanların serbestçe davranabilecekleri, her türlü fikirle gelebilecekleri bir mekan olarak kurguladık. Burası, 7’den 70’e etkinlik yapmak isteyen herkese açık” derken; Deniz, sanatla uğraşmayı seven, güzel bir yerde atölye ile vakit geçirmek isteyen, sergi, resim, fotoğraf, heykel, müzikle ilgili kişileri mekanda görmek istediklerini söylüyor.
Altı+Bir, Yemek Kulübü’nü farklı ülkelerden gelen aşçıların da misafir edilip, tadımlık bir şeyler sunulan, yemek-kültür, yemek- tarih ilişkisini anlatacağı etkinliklere de ev sahipliği yapmayı hedefliyor.
İlk sergi
İlk sergisini 13 Mayıs’ta bir fotoğraf sergisi, “Face On Earth” ve ‘Yaprağa Nakış ve Resim Sanatı Sergisi’ ile açan mekan, Ahmet’in farklı ülkelerde siyah beyaz fotoğraflar çeken İnstagram arkadaşlarının çalışmalarından ve sanatçı Müge Kaya’nın yaprağa yaptığı suluboya resim ve nakış eserlerinden oluşuyor. İlk serginin mimarlarından olan Ahmet, Altı+Bir’in ilk fotoğraf sergisine karma sanatçılardan oluşan bir sergiyle başlanmasını doğru bir karar olarak nitelendiriyor: “Uluslararası sergi kavramının altını dolduran bir çalışma oldu. Polonya, İran, Meksika, ABD, İspanya, İtalya, Almanya, Fransa, Letonya’dan aralarında belgeselci, fotoğrafçı, mimar gibi farklı alanlarda çalışan ama ortak paydaları fotoğraf olan insanların çektikleri fotoğrafları sergiledik.”
Fotoğraf sergisiyle eş zamanlı olarak açılan ‘Yaprağa Nakış ve Resim Sanatı Sergisi’, eserleri İngiltere'de, ABD'de sergilerde yer alan sanatçı Müge Kaya’nın yaprağa suluboya resim ve nakış çalışmalarından oluşuyor. Deniz, sanatçının dünyada bu sanatla ilgilenen kendi alanında tek sanatçı olduğunu söylüyor ve “Bu sergide çınar, kavak ve manolya yapraklarından oluşturduğu 24 eserini sergiledi”.
300 kişilik bir katılımın olduğu açılışın iyi geçtiğini anlatıyor Deniz ve “Gelen herkesten mekana dair olumlu geri dönüşler aldık. Sergiye yabancı ziyaretçiler de katıldı. Burada sosyal medyanın da etkisi var. Bizi çok takip eden, çok paylaşan oldu” derken; Ahmet, mekana gelenlerin uzun süre burada vakit geçirerek bahçenin tadını çıkardıklarını belirtiyor: “İnsanlardan gelen bildirimler içeriğin mütevazı ve çok profesyonel olduğu yönündeydi. Bu anlamda çok sevindirici oldu.”
Ahmet, “Atölye dışında gelebilecek farklı seçeneklere, herhangi bir etkinlik biçimine de kapalı değiliz. Performatif etkinliklere de, denemelere de açığız. Kendimizi belli bir sanat anlayışıyla sınırlamış değiliz” derken; Artı+Bir’in sadece bu altı gönüllüye değil yeni gönüllülere tamamen açık bir yer olduğunu da belirtiyor: “Umarım yeni gönüllülerimiz, sanat emekçilerimiz olur. Herkesin burayı dolu dolu kullanmasını ve bunu bir sanat galerisi gezme gerginliğiyle değil; evinin bir odasında oturuyormuş sıcaklığıyla yapmasını isteriz”.